14144,23%-0,40
42,71% 0,05
50,20% 0,01
5955,70% 0,79
9603,36% 0,88
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), disiplin hukuku açısından emsal niteliğinde bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, bir öğretmene Gezi Parkı eylemleri nedeniyle verilen memuriyetten çıkarma cezasını, "son savunma hakkının" usulüne uygun kullandırılmadığı gerekçesiyle iptal etti. Kararda, memurlara sadece yazılı savunma süresi vermenin yeterli olmadığı; soruşturma dosyasını inceleme, tanık dinletme ve avukatla savunma hakkının da tanınması gerektiği vurgulandı. Bu içtihat, tüm kamu personelinin disiplin süreçlerini kökten değiştirecek.
Danıştay’dan Emsal Karar: Öğretmene “Son Savunma Hakkı” Tanınmadan Verilen Meslekten Çıkarma Cezası İptal Edildi
Devlet memurlarının disiplin süreçlerini yakından ilgilendiren önemli bir karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’ndan (İDDK) geldi. Yüksek Mahkeme, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından görevine son verilen bir öğretmenin meslekten çıkarma cezasını, “son savunma hakkı” usulüne uygun verilmediği gerekçesiyle iptal etti.
Bartın’da görev yapan bir öğretmen, yurt dışı görevi sırasında Gezi Parkı eylemlerine destek mahiyetinde bir fotoğraf paylaşınca MEB Yüksek Disiplin Kurulu tarafından “devletin yurt dışındaki itibarını zedelemek” iddiasıyla memuriyetten çıkarılmıştı. Ancak öğretmen karara itiraz ederek yargı yoluna başvurdu.
Dosyayı değerlendiren Danıştay İDDK, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili hükümlerini, Anayasa’nın savunma hakkını güvence altına alan maddeleriyle birlikte ele aldı. Kararda, “memuriyetten çıkarma gibi en ağır disiplin cezası verilmeden önce memura yalnızca yazılı savunma hakkı tanınmasının yeterli olmadığı” vurgulandı.
Danıştay, öğretmene sadece 7 günlük yazılı savunma süresi tanınmasının, kanunda belirtilen “son savunma hakkı”nın gereklerini karşılamadığına hükmetti. Mahkemeye göre, bu süreçte memura;
Soruşturma dosyasını ve delilleri inceleme,
Lehine tanık dinletme,
Sözlü olarak ya da vekili (avukatı) aracılığıyla savunma yapma imkânı tanınmalıydı.
Bu hakların kullandırılmaması, hukuka aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle MEB’in işlemine iptal kararı verildi.
Karar, yalnızca davayı kazanan öğretmen açısından değil, tüm kamu personeli için de emsal niteliği taşıyor. Danıştay’ın bu içtihadı, bundan sonra yapılacak disiplin soruşturmalarında idarelerin daha titiz ve adil bir süreç yürütmesi gerektiğini net biçimde ortaya koydu.
Uzmanlar, kararın “son savunma hakkı”nı yalnızca bir formalite olmaktan çıkararak, memurların savunma haklarını fiilen kullanmalarının önünü açtığını belirtiyor. Bu da, kamu görevlilerinin görevden uzaklaştırma veya meslekten çıkarma gibi ağır cezalarla karşılaştıklarında daha güçlü bir hukuki zeminde hak arayabilecekleri anlamına geliyor.
Danıştay’ın kararı, ilerleyen dönemde benzer disiplin dosyalarında emsal teşkil ederek birçok memurun hukuki mücadelesinde belirleyici rol oynayacak.
Siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Disiplin soruşturmalarında memurların savunma hakkı yeterince korunuyor mu?
Görüşlerinizi yorumlarda paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.