11007,37%0,81
42,52% 0,07
49,55% -0,06
5743,85% -0,15
9322,75% 0,27
Yeni akademik yılın başlamasıyla birlikte, eğitim sendikaları yükseköğretim sisteminin yapısal sorunlarına dikkat çeken kapsamlı bir değerlendirme yayımladı. Açıklamada, YÖK’ün köklü bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu vurgulanırken, üniversite personelinin en acil talebi olarak "Akademik Zam"ın derhal hayata geçirilmesi istendi. Ayrıca, doçentlik kriterlerinin istikrarsızlığına ve idari personelin mali haklarının yetersizliğine dikkat çekildi.
Eğitim-Bir-Sen, 2025-2026 akademik yılının başlamasıyla birlikte yükseköğretim alanındaki yapısal sorunlara dikkat çeken kapsamlı bir değerlendirme yayımladı.
Açıklamada, üniversitelerin yeniden tanımlanması, yükseköğretimde kalite odaklı bir yapılanmanın gerekliliği, akademisyenlerin mali haklarının iyileştirilmesi ve idari personelin özlük haklarının güçlendirilmesi çağrısı öne çıktı.
Sendika, açıklamasında, yeni akademik yılın “sorunların çözüldüğü, çalışanların taleplerinin karşılandığı, sorumluluk sahibi herkesin çözüm üretme gayretinde olduğu” bir dönem olmasını dileyerek, Türkiye’nin kalkınmışlık düzeyinin eğitim sistemiyle doğrudan bağlantılı olduğuna vurgu yaptı.
Metinde, 12 Eylül döneminde kurulan Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yıllardır tartışılan yapısına değinilerek, “YÖK son dönemde küresel ölçekte rekabetçi bir yükseköğretim sistemi için yeni bir yapılanma sürecine girmiştir” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, üniversitelerin yalnızca bilgi üreten değil, ahlaki, estetik ve manevi değerleri de merkeze alan kurumlar olarak yeniden inşa edilmesi gerektiği belirtildi. Türkiye’nin köklü medeniyet birikimiyle yeniden bağ kurulması gerektiği vurgulanarak, “Batı merkezli bilgi anlayışı yanında yerli bilim tarihi kaynakları da referans alınmalıdır” denildi.
Yeni üniversite açılışlarının sayısal artıştan ziyade nitelik ve kalite esasına dayanması gerektiği ifade edildi.
Eğitim-Bir-Sen, yerel üniversitelerin bulundukları bölgelerin kalkınma hedeflerine hizmet edecek biçimde yapılandırılmasının önemine dikkat çekti.
Ayrıca tematik ve ihtisaslaşmış üniversite modelinin yaygınlaştırılması, meslek yüksekokullarının sektörle entegre hale getirilmesi gerektiği belirtildi.
Açıklamada, Milli Eğitim Akademisi ile eğitim fakülteleri arasında sürdürülebilir bir koordinasyon kurulması gerektiği ifade edildi.
Öğretmen yetiştirme süreçlerinde Milli Eğitim Bakanlığı ile bütüncül bir reformun zaruri hale geldiği belirtilirken, eğitim fakültelerinin kontenjan planlamalarının arz-talep dengesi gözetilerek güncellenmesi gerektiği vurgulandı.
Eğitim-Bir-Sen, akademik personelin ücretlerinin yapılan işle orantılı olmadığını, akademisyenlerin mali ve sosyal haklarında esaslı bir iyileştirmenin kaçınılmaz hale geldiğini açıkladı.
“Üniversitelerin cazip kurumlar haline gelebilmesi, akademisyenlerin geçim kaygısından uzak, bilgi üretimine odaklanabilmesiyle mümkündür” denilen açıklamada, öğretim elemanlarının bilimsel araştırmalar yerine ek gelir için fazla ders vermek zorunda kaldığına dikkat çekildi.
Sendika, akademisyenlerin iş güvencelerinin sağlanması, mali haklarının güçlendirilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin, ülkenin bilimsel üretkenliğini doğrudan etkileyeceğini belirtti.
Üniversite idari personelinin mali ve sosyal haklarının da geliştirilmesi gerektiği ifade edilerek, geliştirme ödeneği, yükseköğretim tazminatı ve döner sermaye katkı payı gibi hakların belirli oranlarda idari personele de tanınması talep edildi.
Ayrıca, naklen geçiş hakkı konusunda YÖK ve yetkili sendikaların birlikte çalışarak daha kapsamlı bir dijital başvuru sisteminin kurulması gerektiği belirtildi.
Doçentlik kriterlerinde sık değişiklik yapılmasının adaylar üzerinde belirsizlik oluşturduğu vurgulandı.
Eğitim-Bir-Sen, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından verilen doçentlik unvanının bütün üniversitelerde geçerli sayılmasını, kriter değişikliklerinin ise en az bir yıl sonra yürürlüğe girmesini önerdi.
Ayrıca, merkezi görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının düzenli periyotlarla yapılması gerektiği ifade edildi.
Açıklamada, Türkiye’nin yükseköğretim politikalarının zihinsel, kültürel ve medeniyet temelli bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyduğu vurgulandı.
Üniversitelerin yalnızca ekonomik kalkınmaya değil, insanın anlam arayışına ve toplumsal etik değerlere de katkı sunması gerektiği ifade edildi.
Eğitim-Bir-Sen, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın “İlk Ders Filistin Olsun” çağrısına destek vererek, tüm üniversitelerde Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekilmesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca, Filistin’deki soykırımı finanse eden firmaların ürünlerinin üniversite yerleşkelerinde satışının durdurulması yönündeki uygulamaları desteklediklerini ifade etti.
Son olarak, sendika yeni akademik yılın yükseköğretim sisteminin sorunlarına çözüm üretildiği, çalışanların taleplerinin karşılandığı bir dönem olmasını temenni etti.