Bugün, 27 Mart 2025 Perşembe
9693%0,45
38,01% 0,06
41,08% 0,60
3709,05% 0,57
5977,60% 0,33
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kamuda tasarruf politikaları kapsamında hayata geçirdiği yeni düzenlemeler, halk eğitim merkezlerindeki usta öğreticileri derinden etkiliyor. Kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlere öncelik verilmesi, usta öğreticilerin iş imkanlarını kısıtlayarak mağduriyet yaratıyor. Bu tartışmalı düzenlemenin, 2025-2026 eğitim öğretim yılına kadar devam etmesi bekleniyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Yeni Düzenlemesi: Usta Öğreticilerin Geleceği Tehlikede
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), halk eğitim merkezlerinde gerçekleştirdiği yeni düzenlemeyle eğitim alanında büyük bir değişime imza atıyor. Kamuda tasarruf politikalarının devamı niteliğinde olan bu karar, özellikle usta öğreticilerin iş imkanlarını kısıtlamasıyla dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz yıl başlatılan kurs sayılarındaki kısıtlama, yaz aylarında ödenek sıkıntılarıyla birleşerek halk eğitim merkezlerinde usta öğreticilerin mağduriyetlerini artırmıştı. Şimdi ise Bakanlık, halk eğitim merkezlerinde kurs açma yetkisini öncelikle kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlere veriyor. Bu düzenleme, usta öğreticilerin iş imkanlarının büyük ölçüde azalmasına yol açabilir.
Özellikle bilgisayar işletmenliği ve İngilizce gibi popüler branşlarda kadrolu öğretmenlerin görevlendirilmeye başlanması, usta öğreticilerin geleceğini daha da belirsiz hale getiriyor. Bakanlığın bu kararı, eğitimde kaliteyi artırma ve kadrolu öğretmenlerin yetkinliklerini destekleme amacı taşısa da, usta öğreticiler için ciddi mağduriyetlere yol açıyor.
Usta öğreticiler açısından bakıldığında, bu düzenlemenin uzun vadeli etkileri üzerine ciddi sorular ortaya çıkıyor. Bakanlığın aldığı karar, usta öğreticilerin işsiz kalma endişesini artırırken; sektördeki uzmanlıkların ve deneyimlerin göz ardı edilmesi de eleştiriliyor. Yeni sistemin ne ölçüde başarılı olacağı ve eğitimde kaliteyi artırıp artırmayacağı, uygulama süreçleriyle daha net bir şekilde ortaya çıkacak.
"Bu düzenleme, usta öğreticilerin mağduriyetlerini nasıl en aza indirir ve eğitimde kalite artışı sağlamak için nasıl bir denge kurulabilir?"
