Bahçeli: Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır....

Politika 3.11.2020 09:40:04 0
Bahçeli:  Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl karı değildir' dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. 2020 yılına girildi girileli maruz kalınan pek çok musibetten her insanın muzdarip olduğunu düşündüğünü belirten Bahçeli, 2020'nin bir an önce bitmesinin herkesin ortak arzusu olduğunu söyledi. 2020 yılının adeta felaketlerin mayalanıp teknesinden taştığı bir yıl olduğunu kaydeden Bahçeli, 'Ancak tüm suçu 2020 yılına yıkmak mevzi bir değerlendirme, kolaycı bir yaklaşımdır. Dahası suçlu peşinde koşarak, suçlu imal ederek, gündüz vakti elimize aldığımız fenerle suçlu aramaya çalışarak şu aşamada ulaşacağımız bir yer de yoktur. 24 Ocak 2020 Cuma günü merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, sayıları bin 600'ü aşan vatandaşımız da yaralanmıştı. Elazığ ve Malatya'da depremin enkazı kaldırılırken 4-5 Şubat 2020 tarihlerinde üst üste iki gün boyunca Van-Bahçesaray karayoluna çığ düşmüştü. Bu elim olayda 11 askerimiz, 9 güvenlik korucumuz, 2 itfaiye erimiz, 19 vatandaşımız olmak üzere toplam 41 kardeşimiz şehit olmuş, 84 kardeşimiz yaralanmıştı. Korona virüs salgını hayatımıza girmeden, deprem oldu, çığ düştü derken 7 Şubat 2020'de İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda bir yolcu uçağı inişinden hemen sonra maalesef kaza kırıma uğramış, 3 kişi hayatını kaybetmiş, 180 kişi de yaralanmıştı. 27 Şubat 2020'de ise İdlib'de tam 34 vatan evladımız şehit düşmüştü. Yani kara haberler, keder dolu hadiseler yakamızı bırakmamıştı' diye konuştu.

'FELAKETİN AĞIR BİLANOSU GÜZEL İZMİR'İMİZE KABUS GİBİ ÖKMÜŞTÜR'
En son yaşadığımız depremin felaketler serisine yenisini eklediğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
'30 Ekim 2020 Cuma günü, Ege Denizi'nin Seferihisar açıklarında 6,6 büyüklüğünde meydan gelen deprem korkunç bir yıkıma neden olmuştur. Hayaller enkaz altında kalmış, malzemeden çalınarak dikilen binalar hayatların üzerine göçmüştür. Felaketin ağır bilançosu güzel İzmir'imize kabus gibi çökmüştür. Depremin tesiri Ege ve Marmara Bölgesi'ndeki il ve ilçelerimiz başta olmak üzere geniş bir alanda hissedilmiştir. Karşımızdaki yıkım devasa boyutlardadır. Depremden 9,5 saat sonra Buse'nin, 17 saat sonra İnci'nin, 23 saat sonra Seher ve çocuklarının, 58 saat sonra İdil'in, 65 saat sonra Elif bebeğin, kısacası daha nice kardeşimizin kurtuluşuna sevinsek bile enkazın yükünü kaldıramayan, taşın, toprağın, betonun, molozun altından çıkamayan kardeşlerimize de yüreğimiz kanayarak üzüldük. Depremde hayatlarını kaybeden her insanımıza, her kardeşimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı, halen tedavi altında bulunan kardeşlerimize de şifalar diliyorum. İnanıyorum ki, İzmir'in yaraları kısa süre içinde sarılacaktır.'

'ÖLÜM BU KADAR UCUZ OLMAMALIDIR'
Bahçeli, depremin derin izlerinin milli birlikle silineceğini söyleyerek, nitekim afetzedelere Türk devletinin müşfik ve cömert elinin uzandığını, herkesi kucakladığını anlattı. Birkaç metrekare fazla pay alma uğruna riskli binalarda oturmanın tercih edilmemesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, 'Keşke zemin etüdü yapılsaydı, biraz daha fazla kazanmak uğruna betondan, demirden, harçtan çalan insanlık müsveddelerine zamanında tepki gösterilseydi. Keşke sağlam yapılmış binaların kolonlarını kesip alan genişleten basit ve ölümcül kurnazlıklara tevessül edilmeseydi. Keşke uyarılar, hazırlanmış raporlar dikkate alınıp çöken binaların depreme dayanıklı olup olmadığı yıllar önce kontrol edilseydi, anbean etkili bir denetim süreci işletilebilseydi. Ne yazık ki, depremin ağır faturasını mazlumlar ödemiş, suçu günahı olmayan insanlarımızın üzerini beton bloklar örtmüş ve kapatmıştır. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl karı değildir. Öncelikle yapılması gereken aciliyet arzeden gündeme odaklanmaktır' şeklinde konuştu.

'MUHTEMEL İSTANBUL DEPREMİ İİN ACİLEN HER TÜRLÜ SENARYO BAZ VE ESAS ALINARAK HAZIRLIK YAPILMALI'
Türkiye'nin birinci derece deprem kuşağında olduğunu ve çok sayıda diri fay hattının üzerinde bulunduğunu anımsatan Bahçeli, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
'Coğrafyamızın değişmez, değiştirilemez gerçeği budur. Ancak kaderimiz kederimize de dönüşmemelidir. Önemli olan depreme karşı dayanıklı binaların yapılması, depremle mücadele şuurunun topyekun kazanılmasıdır. Depremle yaşamasını öğrenmek, buna müzahir bir hayat ve gelecek planlaması yapmak artık ihmal edemeyeceğimiz bir mecburiyettir. İller bazında hazırlanacak deprem master planlarının süratle icrası, kentsel dönüşüm çalışmalarının kararlılıkla devamı, çürük binalara zamanında müdahalelerin yapılması, yapı denetimlerinin eksiksiz ifası, hatta ihtiyaç duyulan Deprem Bilim Kurulu'nun teşkili akla gelen ilk tedbirlerden bazılarıdır. Biliyoruz ki hayatları söndüren deprem değil tedbirsizliktir. Kaçak binalar, kaygan zeminler, hırsız müteahhitler, denetim kusurları, tehlikeyi hafife alan düşüncesizlikler, bana bir şey olmaz pervasızlığı çözülmesi gereken öncelikli sorunlar arasındadır. Deprem dünyanın her yerinde görülen doğal bir felakettir. Bundan kaçış yoktur. Yerimizde sayarak, depremle mücadeleyi günlük siyasi polemiklere kurban ederek ulaşacağımız bir yer olamayacaktır. Muhtemel İstanbul depremi için acilen her türlü senaryo baz ve esas alınarak hazırlık yapılmalı, önlemler derinlemesine geliştirilmelidir. Dayanışmayla engelleri aşacağız.'

'DEPREMLE İLGİLİ ŞEREFSİZ YORUM GETİRENLER BU VATANA, BU MİLLETE, BU ÜLKEYE KAST ETMİŞ HAİNLERDİR'
Bahçeli, 'İzmir'deki depremi siyaset malzemesi yapanlar, sosyal medyadan nefret ve nifak yayanlar, özellikle ifade etmek isterim ki, bu milletin evladı olmayanlar, bu vatana sevgiyle bağlanmayanlardır. İzmir'imize gavur benzetmesi yapanlar, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenler bu vatana, bu millete, bu ülkeye kast etmiş hainlerdir. Depremin merkezi Gölcük olur, müptezeller işbaşı yapıp akla hayale gelmeyen iftiraları sıralarlar. Sosyal medya mahzenine saklandığını zanneden alçaklar her fırsatta kötülük saçarlar, zehir aşılarlar. Felaket başını Van'dan, Elazığ'dan, Malatya'dan kaldırır, kardeşliğimize, milli birliğimize en ağır saldırılar, en kötü yakıştırmalar yapılır. Nedir bu insanlık artıklarından, din ve millet düşmanlarından çektiklerimiz? Şahit olduğumuz kara kampanya günah değil midir? Rezalet değil midir? Tedavisi imkansız bu hastalıklı ruhların tezviratlarına, ahlaksız tertiplerine tahammül imkansızdır' dedi.

'CHP YÖNETİMİNE SORUYORUM, SİZDE Hİ Mİ İZAN, Hİ Mİ İNSAF, Hİ Mİ VİCDAN KALMADI?'
Yakalanan Türkiye düşmanları hakkında gerekli her türlü cezai işlemin yapılması, bu kişilerin demir parmaklıkların ardında çürümeye terk edilmesi gerektiğini belirten Bahçeli, 'Bunun yanında, CHP Genel Sekreteri'nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesini övüp AFAD'ı kötülemesi, bir başka CHP'linin, 'Kendi binalarının güvenliğini sağlayamayan devlet kendi vatandaşlarının canını nasıl koruyacak?' sorusunu sorması hakikaten utanç vesikasıdır. İzmir'de 4 ayrı merkezde bin 40 çadır kurulmuşken, bin 430'nun kurulum çalışması devam ederken, üstelik hiç kimseye evinin hasarlı olup olmadığı sorulmazken, bu CHP'lilerin asılsız ve temelsiz sözlerinin maksadı nedir? Siyasi provokatörlerin, yalanları ve saptırmaları isabetle tekzip edilip gerçekler ortaya çıkınca anında araziye uymaları, sessizliğe gömülmeleri milletimizin gözünden de kaçmamıştır. Devleti suçlamakla, mücadeleyi sulandırmakla amaçlanan nedir? CHP yönetimine soruyorum, sizde hiç mi izan, hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı? Bu kadar mı küçüldünüz? Bu kadar mı düştünüz? Bir diğer asıl ve ana sorun ise elbette Kemal Kılıçdaroğlu'nun tutumudur. CHP Genel Başkanı'nın depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesini yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır. İzmir feryat ederken partizanlık yapmak Kılıçdaroğlu ne kazandırmıştır?' ifadelerini kullandı.
Bahçeli, 'Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır. Kılıçdaroğlu 'çok dinleyenim var' diyorsa hemen sevinmesin, hemen havaya girmesin. Ucuz malın alıcısı olmaz, ucuz etin yahnisi yenmez. Aynı Kılıçdaroğlu'nun, felaketin harabesi maşeri vicdanda kor gibi dururken, toplanan deprem vergileriyle ilgili yeni bir tartışma başlatması, bunun peşine tekraren düşmesi hiç kimse açısından sürpriz olmamalıdır. CHP demek karanlık demektir, CHP demek uçurum demektir, CHP demek millete tepeden bakan kibir saltanatı, kifayetsiz muhterislik, aldatma ve yalan makinesi demektir. Bu kireçlenmiş zihniyetin yaptığı tek şey milletin sırtına hançer sallamaktır' açıklamasında bulundu.
Azerbaycan'ın haklı ve inanmış mücadelesinin günbegün sonuç aldığını anlatan Bahçeli, 'Dağlık Karabağ işgalin zincirlerinden hızla azat edilmektedir. Terör devleti Ermenistan yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yapmaktadır. Ne yapsalar boşunadır. Dağlık Karabağ Türk'tür, Türk kalacaktır. Neye başvursalar beyhudedir, Azerbaycan Türklüğü teröristleri kaçtıkları yere kadar kovalayacaktır. Azerbaycan ordusu tüm cephe hattında kahramanlık destanıyla zafere koşmaktadır. atışmalar ağırlıklı olarak Ağdere, Hocavend ve Gubatlı ekseninde devam etmektedir. Paşinyan'ın Putin'e mektup yazması, yardım dilenmesi, Putin'in ise çatışma alanının Ermenistan sınırlarının haricinde olduğunu ifade etmesi oldukça dikkat çekici gelişmeler arasındadır. Putin'in Dağlık Karabağ sorunuyla ilgili müzakere arayışlarının içinde Türkiye'nin de olmasına vurgu yapması bir başka önemli gelişmedir. İsviçre'nin Cenevre şehrinde, Dağlık Karabağ ihtilafında ara bulucu rolündeki AGİT Minsk Grubu'nun üç eşbaşkanı temsilcileriyle, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlarının bir araya gelmesi masada çözüm arayışlarının eseridir. özüm olur mu olmaz mı bilemeyiz, ama bize göre kesin çözüm askeri başarıdan sonra siyasi ve diplomatik müzakerelerle sağlanacaktır. Geçtiğimiz Nevruz Günü'nde PKK'lılarla halay çeken Paşinyan'ın sonu yaklaşmaktadır ve akıbeti terörist yoldaşlarıyla birlikte aynı karanlık dehlizdir. Karabağ Türk'tür, Azerbaycan'dır, emanettir, ecdadın yadigarıdır. Pazarlık konusu yapılmamalı, Türk milletinin fedakârlıklarıyla hak sahibine geçmelidir' diye konuştu.
(Abdullah Sarica/İHA)
Yorum
Öğretmen Atamalarında ‘Kilometre’ Muamması: Kimler Uzak İlçelere Gönderilebilir? Milli Eğitim Bakanlığı’nın norm fazlası öğretmenlere yönelik yayımladığı son yazı, aile birliği olanları korurken bekâr ve eşi çalışmayan öğretmenler için resen atama belirsizliğini yeniden gündeme taşıdı.
Eskişehir’de Kayıp Öğretmen Alarmı: Türkçe Öğretmeni 4 Gündür Aranıyor Eskişehir Odunpazarı’nda görev yapan Türkçe öğretmeni Tuncay Arslan’dan 4 gündür haber alınamıyor. Polis ekipleri kent genelinde ve Porsuk Çayı çevresinde arama çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Öğretmenlerin Ek Ders Hesaplamalarında Büyük Risk Aralık ayı ek ders hesaplamalarında en kritik kalem sınav görevleri oldu. Okul yönetimlerinin KBS işlemlerini atlaması halinde açık lise sınav ücretleri öğretmenlerin hesabına yatmayabilir.
Zamlı Uzman ve Başöğretmen Tazminatları Kaç TL’ye Çıkacak Ocak ayında öğretmenlere yapılacak zamla birlikte uzman ve başöğretmen tazminatları yeniden hesaplandı. Yüzde 11 zam, enflasyon farkı ve 1.000 TL artış maaşlara nasıl yansıyacak?
Şanlıurfa Öğretmen Akademilerinde Mevlânâ Mesnevisi Programı Millî Eğitim Bakanlığımız uhdesinde yürütülen Şanlıurfa Öğretmen Akademileri kapsamında faaliyet gösteren Edebiyat Akademisi, bu hafta vefatının 752. yıl dönümü dolayısıyla Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî anısına program düzenledi.
Öğretmen atama branş kontenjanları, eğitim merkezleri ve 1 yıllık akademi programı detayları netleşiyor Milli Eğitim Akademisi’nde öğretmen adaylarını ilgilendiren süreçte sona yaklaşıldı. Branş kontenjanları, eğitim merkezleri ve 1 yıllık akademi programına ilişkin detaylar netleşiyor.
Öğretmenlere 5 Oturum Sınav Görevi Fırsatı! ÖSYM, Aralık ayı sonunda yapılacak Uzman Yardımcılığı ve Sayıştay Denetçi Yardımcılığı sınavları için öğretmenlere 5 ayrı oturumda görev alma imkânı sundu.
Öğretmenlerin Ek Ders Ücretlerine Yüksek Kazanç Kesintisi Aralık ayı ek ders ödemeleri yıl sonu mali kapanış nedeniyle erkene çekildi. Ancak üst vergi dilimine giren öğretmenler için net tutarlarda dikkat çekici düşüşler yaşanacak.
Eğitim Mil-Sen: Memurların Çözülemeyen Sorunları Artık Ertelenemez Kamu hizmetlerinin asli unsuru olan memurlar, uzun yıllardır biriken ekonomik, sosyal ve özlük hak kayıpları nedeniyle ciddi bir mağduriyet yaşamaktadır.
Ali Yalçın’a Yıldırım Demirci’den ağır eleştiri: “Hangi yüzle üyenin karşısında?” Yıldırım Demirci, Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ı yargı kararları üzerinden eleştirip bombardımanına tuttu: “Hangi yüzle üyenin karşısında?”
Kamu Çalışanlarının Kaderini Değiştirecek 7 Maddelik Teklif TBMM'de! MHP, artan enflasyon karşısında alım gücü eriyen memurlar için zam, refah payı ve özlük haklarını kapsayan 7 maddelik düzenleme teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu.
Hangi Bildiriler Kabul Edilecek? MEB Türkçe Konferansı Başvuru Şartları ve Kritik Detaylar. Milli Eğitim Bakanlığı, Türkçe ve dil eğitimi alanındaki başarılı uygulamaları görünür kılmak amacıyla düzenlenecek konferans için başvuru sürecini başlattı, şartlar netleşti.
Öğretmenlerin Ek Ders Ücretlerinde Büyük Kesinti Yılbaşı tatili nedeniyle ücretli öğretmenlerden yapılacak ek ders kesintileri netleşti. 1 Ocak’ta derse giremeyen öğretmenlerin maaşından zamlı tarifeyle ciddi tutarda kesinti yapılacak.
Bilişim Öğretmeni mi, Okul Tamircisi mi? YEĞİTEK Sorumlularının "Tornavidalı" Sınavı! YEĞİTEK Okul Sorumlusu olarak görevlendirilen bilişim öğretmenleri, ek ders almadan teknik işlere zorlanıyor. Angarya görevler, iş güvenliği riskleri ve yargı süreci gündemde.
Bilişim Öğretmeni mi, Okul Tamircisi mi? YEĞİTEK Sorumlularının "Tornavidalı" Sınavı! YEĞİTEK Okul Sorumlusu olarak görevlendirilen bilişim öğretmenleri, ek ders almadan teknik işlere zorlanıyor. Angarya görevler, iş güvenliği riskleri ve yargı süreci gündemde.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.