Asgari Ücrete Ara Zam Kapısı Kapandı mı? Hükümetin Gizli Planı Ortaya Çıktı!

Hükümetin 2026 ve 2027 yıllarına yönelik asgari ücret planı ortaya çıktı. Açlık sınırının altında kalan ücretler için ara zam düşünülmüyor. Bu durum, milyonlarca çalışanın alım gücünü daha da düşürecek gibi görünüyor. Haziran 2025 itibarıyla asgari ücret ile açlık sınırı arasındaki korkutucu fark 4 bin lirayı aştı. Milyonlarca çalışanın gözü kulağı hükümetin yapacağı ara zam açıklamasındayken, Ankara'dan sızan bilgiler şoke etti. İktidarın 2028 seçimlerine kadar asgari ücret politikası netleşti: Görünüşe göre, reel ücretler düşmeye devam edecek ve asgari ücret uzun süre açlık sınırının altında kalacak. İşte hükümetin asgari ücret planının tüm detayları ve çalışanları bekleyen zorlu tablo…

Asgari Ücrete Ara Zam Hayal mi Oluyor? Hükümetin Planları Çalışanları Zorlayacak!

Haziran 2025 verileri, Türkiye'deki asgari ücretliler için alarm zillerini çalmaya devam ediyor. Türk-İş'in son açıklamasına göre açlık sınırı, asgari ücret ile arasındaki farkı tam 4 bin liraya çıkardı ve bu uçurum her geçen gün daha da derinleşiyor. Kamuoyunun merakla beklediği asgari ücrete ara zam konusunda ise hükümetten edinilen bilgiler, çalışanları üzecek cinsten. İktidarın 2028 seçimlerini işaret eden planları, asgari ücretin uzun bir süre daha açlık sınırının altında kalacağını ve reel ücretlerdeki düşüşün süreceğini ortaya koyuyor.

Açlık Sınırı Uçtu, Asgari Ücret Yetişemedi: 4 Bin Liralık Dev Fark!

Haziran 2025 itibarıyla Türk-İş'in açıkladığı açlık sınırı 26.115 TL seviyesine ulaşırken, asgari ücret 22.104 TL'de sabit kaldı. Yılın ilk ayında dahi açlık sınırının altında seyreden asgari ücret, geride kalan beş aylık süreçte bu farkı 4.011 TL'ye yükseltti. Muhalefet partilerinden gelen asgari ücrete zam talepleri ise hükümet ve ekonomi yönetiminden karşılık bulamadı. Uzmanlar, bu durumun yıl sonuna kadar açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki farkı daha da açacağını öngörüyor.

Ekonomi yönetiminin bu politikası, ihracatçılara döviz kuru üzerinden sağlanamayan rekabet avantajını, reel ücretleri düşürerek sağlamaya çalıştığı şeklinde yorumlanıyor. Bu durum, yüksek enflasyonun ağır faturasının doğrudan çalışanlara kesildiği algısını güçlendiriyor.

2026 ve 2027 İçin Asgari Ücret Senaryosu: Yüzde 12'lik "Beklenti Zammı" mı?

Hükümetin, önümüzdeki dönemdeki asgari ücret politikasına dair iddialar, çalışanlar arasında büyük endişe yaratıyor. İddialara göre, 2026 yılında asgari ücrete, beklenen yüzde 30'luk "gerçekleşen enflasyon" kadar değil, Merkez Bankası (TCMB)'nın gelecek yıla ilişkin yüzde 12'lik enflasyon beklentisi kadar zam yapılması planlanıyor. Eğer bu senaryo gerçekleşirse, asgari ücretin seyrini şu şekilde görmemiz mümkün:

2026 yılında asgari ücret, bu düşük zam oranıyla 24.756 TL'ye yükselecek ve Aralık 2026'ya kadar bu seviyede kalacak.

TCMB'nin yüzde 8'lik 2027 yılı enflasyon beklentisi de asgari ücrete yansıdığı takdirde, 2027 yılının sonunda asgari ücret 26.737 TL olacak.

Asgari Ücret, Açlık ve Yoksulluk Sınırları Karşısında Nerede?

Bu planlama, eğer seçimler erkene çekilmezse, asgari ücretin uzun bir süre boyunca ve büyük bir farkla açlık seviyesinin altında kalmaya devam edeceğini gözler önüne seriyor.

Türk-İş verilerine göre, bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 33.537 TL ile asgari ücretin tam yüzde 51,7 üzerinde seyrediyor.

Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, TCMB'nin enflasyon beklentileri kadar artırıldığında, 2026 sonunda 29.280 TL, 2027 sonunda ise 31.622 TL seviyelerine ulaşacak.

Tablo, yoksulluk sınırı verileriyle daha da çarpıcı hale geliyor. Haziran 2025 itibarıyla Ankara için yoksulluk sınırı (gıda ve diğer temel harcamalar dahil) 85.066 TL olarak belirlendi. İstanbul Planlama Ajansı (İPA)'nın araştırması ise İstanbul'da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyetinin Haziran ayında geçen yıla göre yüzde 47,13 artarak 93.465 TL'ye yükseldiğini gösteriyor. Bu rakamlar, bir hanede dört asgari ücretli olsa dahi, özellikle büyük şehirlerdeki yaşam maliyetinin karşılanmasının neredeyse imkansız hale geldiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Çalışanların satın alma gücündeki erime, ekonomik tablonun en kritik başlıklarından biri olmaya devam ediyor.