11238,36%0,44
42,58% 0,04
49,60% 0,05
5778,30% 0,73
9278,67% -0,18
Anayasal bir güvence olan aile birliğinin korunması ilkesi, Ankara ve Antalya İdare Mahkemeleri’nden gelen emsal niteliğindeki “Yürütmeyi Durdurma” kararlarıyla bir kez daha idarenin temel yükümlülüğü olarak tescillendi. Türk Eğitim Sen tarafından açılan iki ayrı davada, mahkemeler farklı atama türlerinde dahi personelin aile bütünlüğünü bozacak işlemlerin hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Ankara 11. İdare Mahkemesi, norm kadro fazlası olduğu gerekçesiyle yapılan resen atamada bile personelin eş durumu mazeretinin ve mutad ulaşım araçlarıyla gidip gelme imkânının sağlanması gerektiğini vurgularken; Antalya 1. İdare Mahkemesi ise aile birliği mazeretiyle merkeze atanan bir öğretmenin, eşinin görev yeri dikkate alınmadan ilçeye atanmasını hukuka aykırı bularak telafisi güç zararlar oluşacağı gerekçesiyle işlemin yürütmesini durdurdu. Kararlar, idarenin atama süreçlerinde Anayasa’nın 41. maddesi kapsamındaki yükümlülüğünü hatırlatıyor.
Türkiye’de kamu personeli atamalarında uzun süredir tartışma konusu olan aile birliği mazereti, iki ayrı ilden gelen yargı kararlarıyla yeniden gündemin merkezine oturdu. Ankara ve Antalya İdare Mahkemeleri, farklı atama türlerine ilişkin olarak verdikleri “yürütmeyi durdurma” kararlarında, Anayasa’nın açık hükümlerine dikkat çekerek idarenin aile bütünlüğünü koruma yükümlülüğünü güçlü bir şekilde vurguladı.
Türk Eğitim Sen’in açtığı davalar kapsamında verilen kararlar, özellikle norm kadro fazlası atamalarında bile aile birliğinin göz ardı edilemeyeceğini ortaya koyması bakımından emsal nitelik taşıyor.
Ankara 11. İdare Mahkemesi tarafından 24.11.2025 tarihinde alınan karar, norm kadro fazlası olduğu gerekçesiyle ilçe merkezine re’sen atanan bir personelin işlemini hukuka aykırı bularak durdurdu. Karar gerekçesinde Anayasa’nın 41. maddesi, aileyi toplumun temeli olarak tanımlayan hükümler ve ilgili yönetmeliklere atıf yapıldı.
Mahkeme, hiçbir idari düzenlemenin ya da uygulamanın aile bütünlüğünü koruma yükümlülüğünü bertaraf edemeyeceğini belirterek şu tespiti yaptı:
“Ailenin korunması ve refahı tüm kamu kurumlarının anayasal görevidir; bu yükümlülüğe ilişkin herhangi bir istisna öngörülmemiştir.”
Ayrıca mahkeme, personelin mutad ulaşım araçlarıyla ulaşabileceği bir okulda görevlendirilmesinin mümkün olduğunu, buna rağmen aile birliği gözetilmeden yapılan re’sen atamanın hukuka aykırı olduğunun altını çizdi.
Antalya 1. İdare Mahkemesi’nin 19.11.2025 tarihli kararında ise, daha önce aile birliği mazeretiyle il merkezine atanmış bir öğretmenin yeniden ilçe okuluna gönderilmesi işlemi durduruldu. Mahkeme, davacının eşinin zorunlu yer değiştirmeye tabi personel olduğunu, dolayısıyla aile birliği mazeretinin devam ediyor olması gerektiğini belirtti.
Kararda, eş durumu dikkate alınmadan yapılan yeni atamanın hem hukuki dayanaktan yoksun olduğu hem de telafisi güç zararlar doğuracağı vurgulanarak şu ifadeye yer verildi:
“Aile birliği mazereti gözetilmeden yapılan atama işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Bu karar, aile birliği kapsamında yapılan atamaların sonradan farklı gerekçelerle geçersiz kılınamayacağı yönünde güçlü bir yargısal tutum ortaya koydu.
Her iki mahkeme kararı da, kamu personeli atamalarında Anayasa’nın aileyi koruma yükümlülüğünün temel alınması gerektiğini ve idarenin bu ilkeyi tüm uygulamalarda gözetmek zorunda olduğunu yeniden hatırlattı. Uzmanlar, kararların ilerleyen süreçlerde benzer dosyalar için emsal niteliğinde olabileceğini belirtiyor.
Sendika temsilcileri ise bu kararların, aile bütünlüğünü zedeleyen atama işlemlerine karşı çalışanlara hukuki güvence sağladığını ifade ediyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.