DMM'den Flaş Yalanlama: "400 Akademisyen Usulsüz Atandı" İddiası Asılsız Çıktı!

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), sosyal medyada ve bazı basın organlarında yer alan “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” yönündeki iddiaları yalanladı. Yapılan açıklamada, bu haberlerin kamuoyunu yanıltmaya yönelik sistematik bir dezenformasyon faaliyeti olduğu vurgulandı. Son günlerde basında ve sosyal medyada hızla yayılan, "400 akademisyenin sahte belgelerle usulsüz şekilde atandığı" yönündeki iddialar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) tarafından sert bir dille yalanlandı. DMM, yapılan resmi duyuruda bu tür haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon faaliyeti olduğunu vurguladı. İşte akademik dünyayı derinden etkileyen bu iddialara getirilen net yanıtlar ve soruşturmanın bilinmeyen tüm detayları...

DMM'den "Usulsüz Akademisyen Ataması" İddialarına Sert Yalanlama: "400 Akademisyen" Haberi Dezenformasyon!

Türkiye'de son günlerde yükseköğretim camiasını çalkalayan ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran "400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı" yönündeki iddialara, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) tarafından net bir yanıt geldi. DMM, basında ve sosyal medyada hızla yayılan bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon faaliyeti olduğunu resmi olarak duyurdu.

"İddialar Asılsız, Somut Belge Yok!"

DMM'nin yaptığı kapsamlı açıklamada, bazı medya organlarında yer alan haberlerin temel dayanağının, soruşturma kapsamındaki yalnızca bir şüphelinin soyut beyanından ibaret olduğu vurgulandı. Açıklamada, bu beyanların herhangi bir somut belge ya da bulgu ile desteklenmediği net bir şekilde ifade edildi. DMM, "400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı yönündeki iddialar, tamamen dezenformasyon içermektedir" ifadeleriyle, haberlerin asılsızlığını kesinleştirdi.
 

Soruşturmadaki 220 Şüpheliden Hiçbiri Akademisyen Değil, Öğretmen Adı Geçmiyor!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edinilen güncel bilgilere göre, yürütülen soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan toplam 220 kişi arasında Türkiye'de görev yapan hiçbir akademisyenin bulunmadığı kesinleşti. Bu bilgi, sahtecilik iddialarının akademik camianın geneline mal edilmeye çalışılan algısını ortadan kaldırıyor.

Aynı şekilde, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda çalışan hiçbir öğretmenin de soruşturmada adının geçmediği açıkça belirtildi. Soruşturma kapsamında adı geçenler arasında yalnızca bir sürücü kursu eğitmeni ile bir beden eğitimi hocasının bulunduğu, bu kişilerin ise Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatına göre "öğretmen" statüsünde yer almadığı özellikle vurgulandı.
 

"Sadece İki Belge Meslek İfasında Kullanıldı"

DMM, soruşturmada şimdiye kadar tespit edilen sahte belgelere ilişkin de detaylı bilgi verdi. Buna göre, araştırmalar sonucunda 57 adet sahte üniversite diploması, 4 adet sahte lise diploması ve 108 adet sahte sürücü belgesi tespit edildi. Ancak bu belgelerden sadece ikisinin herhangi bir mesleki faaliyetin icrasında kullanıldığına dair somut bir bulgu bulunduğu kaydedildi. Bu durum, iddiaların genişliğinin aksine, sahteciliğin bireysel ve sınırlı vakalar olduğunu gösteriyor.
 

"Tek Kişinin Beyanı ve Sistematik Karalama Kampanyası!"

DMM, "400 akademisyenin usulsüz atandığı" yönündeki iddianın, yalnızca bir dosya şüphelisinin ifadesine dayandığını ve herhangi bir resmi kayıt ya da delille desteklenmediğini bir kez daha vurguladı. Açıklamada ayrıca, "Türk akademisini ve eğitim camiasını hedef alan bu tür yayınlar, sistematik bir karalama kampanyasının ürünüdür. Soruşturma da bir dış ihbarla değil, bizzat bir üniversitenin kendi iç denetimi sonucunda başlatılmıştır" ifadeleriyle, olayın perde arkasına ışık tutuldu.

DMM, kamuoyunu manipülatif içeriklere karşı uyararak, yalnızca resmi ve doğrulanmış kaynaklardan yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini belirtti. Bu tür manipülasyon amacı taşıyan içeriklerin, halkı yanıltmaya ve kamu kurumlarına olan güveni zedelemeye yönelik olduğu ifade edildi.