Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı'na ilişkin,"Batı'yla Rusya ve Rusya'nın kendisine çekim merkezinde oluşturduğu ittifaklarıyla başlayan Soğuk Savaş derinleşerek başka bir boyuta evrilerek devam edecek." dedi.

AAtölye'de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Fidan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşına ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "Türkiye'nin arabuluculuk iradesi ve rolü her zaman için mevcut, bu Cumhurbaşkanımız için bir numaralı öncelik."

Bu konuda "pratikte" çok şey yapıldığını söyleyen Fidan, özellikle istihbarat diplomasisi üzerinden yürüyen, enerji ve gıda güvenliği konusunda yapılan anlaşma taslakları konusunda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) vasıtasıyla yürüyen "çok nitelikli" görüşmeler olduğunu vurguladı.

Fidan, tarafların her zaman "aynı şekilde, aynı yerde" buluşamadığına ama çalışmaların devam ettiğine vurgu yaparak, gıda güvenliği ve enerji alanlarındaki sorunun halledilmesi durumunda "geri kalan büyük savaş ne olacak?" sorusuna odaklanılması gerektiğini belirtti.

Bu alanda "biraz rahatlamaların" olabileceğine değinen Fidan, "Ama savaşın kendisi giderek daha da farklı formlara bürünmeye başlıyor, en başta söylemiştik aynı Gazze'deki savaş gibi bir savaş başladığı andan itibaren eğer siz onu durdurmayla ilgili bir irade koymuyorsanız, bunun hangi yöne nasıl evrileceğine ilişkin net kanaatleriniz olmayabilir ve kontrolden çıkabilir." dedi.

Fidan, savaşın şu anda Rusya'nın "içerisine" taşındığını vurgulayarak, 500 binden fazla insanın yaşamını yitirdiğini ve durumun Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bahsediyormuş gibi "konvansiyonel" bir savaş olduğunun altını çizdi.

İki tarafta da fabrikaların mermi üretmeye yetişemediğini söyleyen Fidan, saldırıların, insanlara, şehirlerin altyapısına verdiği zarara dikkati çekti.

Bakan Fidan, durumu "çok acı bir tablo" diye nitelendirerek, "şimdi daha da garip olan aynı Gazze Savaşı'nda olduğu gibi uluslararası sistem burada bir olağanüstülük hissiyatında değil. Yüz binlerce insanın burada ölüyor olmasının bir neticesi olmalı. İnsanlar bununla ilgili dert sahibi olmalı. Tabi ki bir taraf kendisi işgal altında bu işgale karşı bir mücadele ortaya koyuyor; ama artık bu bunun çok ötesine geçmiş durumda. Dünyayı ortadan ikiye bölüyor ve giderek daha fazla yaygınlaşma riski gösteriyor." ifadelerini kullandı.

ABD'nin Avrupa'ya öncülük ettiğine ve "savaşın arkasına savaş" anlayışına değinen Fidan, herkesin ABD'deki başkanlık seçimlerini beklediğini belirtti.

Fidan, seçim sonrası "müzakere ve diyalog"a başlanabileceğinin varsayıldığını söyleyerek, savaşın yaklaşık 3 yıldır devam ettiğini ve tarafların savaş yoluyla "neyi ne kadar ele geçirip, geçiremeyeceklerine" ilişkin bir tablonun oluştuğuna işaret etti.

Durumun "doyum" noktasına gittiğini kaydeden Bakan Fidan, tarafların "kullanmadığı yetenekleri" ve "vurmadığı hedefleri" kozunu da oynayabileceğini aktardı.

Fidan, ABD seçimlerinden sonra diyalog mekanizmasının "açılabileceğine" değinerek, ondan önce de atılabilecek adımlar ve konuşulması gerekenlerin olduğunu belirtti.

Ukrayna-Rusya Savaşı'ndaki başka bir parametrenin de Batı'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımlar olduğunun altını çizen Bakan Fidan, "Bu yaptırımlar da masaya tabiki gelecek büyük bir paket olarak. Bunların hepsinin artık hangi şekilde nasıl müzakere edileceği konusunu göreceğiz. Müzakere edilemezse, başarısız olursa, olay ya yaygınlaşan bir savaşa dönüşecek ya da bir şekilde donmuş bir savaşa dönüşecek." değerlendirmesini yaptı.

Fidan, donmuş savaşın devam edeceği formatlardan birinin Rusya ile Ukrayna arasındaki cephe hatlarının sabit kalması ve aktörlerin birbirlerine bir şey yapamaması olduğunu söyledi.

Bakan Fidan, gelecekteki duruma ilişkin, "Batı'yla Rusya ve Rusya'nın kendisine çekim merkezinde oluşturduğu ittifaklarıyla başlayan Soğuk Savaş derinleşerek başka bir boyuta evrilerek devam edecek." dedi.

Fidan, "Şu an da gerek piyasalar, gerek stratejistler ve gerek güvenlik mekanizmaları var olan savaşı hala geçici olarak kabul etmede bir refleks gösteriyorlar. Önümüzdeki aylar, kritik bunun kalıcı etkilere dönüşebileceğini görüyoruz. Çünkü kalıcı etki hesabı yaptığınız zaman alacağımız tedbirlere yönelik de çok büyük mali kaynaklar harcamanız gerekiyor, siyasi kararlar almanız gerekiyor." dedi.

Senaryonun beklenmeyen şekilde ortaya çıktığı bir durumda, harcanan kaynakların, alınmış pozisyonların boşa gideceğini söyleyen Fidan, "(Senaryonun) Beklediğiniz gibi çıkar, tedbir almış olmazsanız zaman kaybedeceksiniz. Onun için uluslararası sistemdeki aktörler bu noktada bir belirsizliği yaşıyorlar." diye konuştu.

Fidan, ticaret yollarının inkıtaa uğradığını söyleyerek, "Ukrayna-Rusya Savaşı sadece Ukrayna’da cereyan eden sıcak savaş olmasının ötesinde çok büyük global etkisi olan bir durumda." dedi.

Türkiye’nin de buna dikkati çektiğini belirten Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da savaşın çok boyutluluğuna ve çok fazla coğrafyayı etkilemesine yönelik vurgu yaptığını hatırlattı.

Fidan, "Savaşta özellikle devam etmede beis görmeyen tarafların da farklı jeopolitik hesapları var." diyerek, savaşın bu şeklinden fayda sağlayan ülkeler olduğunu ifade etti.

"Bizi endişelendiren formatın değişecek olması" diyen Fidan, savaşın iki parametresi olduğunu söyledi.

Fidan, "Birincisi coğrafya sabit, ring belli. Savaşın olduğu ring Ukrayna toprağıydı ve onun için Ruslar da problem etmiyordu. Ve silahlar belli, nükleer silah hariç her şey. Ringin biraz değiştiğini görüyoruz. Ruslar da artık nükleer stratejileri elde ediyorlar. 'biz farklı silah kullanabiliriz' diyorlar." dedi.

- Türk Devletleri Teşkilatı

Yakın zamanda yaptığı Orta Asya ziyareti hakkında konuşan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Devletleri Teşkilatıyla (TDT) ve üyeleriyle ilişkileri kurumsal noktada en ileri pozisyona taşımada ciddi bir iradesi olduğunu belirtti.

Fidan, Türk dünyasını Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nda (TİKA) çalıştığından beri yakından takip ettiği bir konu olduğunu vurgulayarak, "Soydaşlığımızın yanı sıra duygudaşlığımız var. O duygu ne? Bizler bir araya gelelim, güçlü olalım, bir olalım, etkili olalım, daha caydırıcı olalım." diye konuştu.

Bunlar sağlandıktan sonra kurumsallaşma gibi pratikte konuların başladığını aktaran Fidan, ekonomik işbirliğinde, güvenlik işbirliğinde kurumsallaşma yönünde izlenecek yol konusunda odaklanma gerektiğini belirtti.

Fidan, Avrupa Birliği’nin (AB), Rusya’nın, Asya Pasifik’teki ülkelerin Orta Asya’ya çok fazla önem gösterdiğini dile getirerek, "Bu kadar rağbet varken, Türkiye’nin de özellikle Türk Devletleri Teşkilatı temelli bir kurumsallaşmayla hem ikili ilişkileri ilerletmesi hem de kurumsal ilişkileri ilerletmesi büyük önem arz ediyor." dedi.

"Ama bazı alanlar var, sadece yüzde yüz emin olduğunuz, sadece kader birlikteliği yapacağınız, kardeşlerinizle dostlarınızla çıkabileceğiniz yollar var. Güvenlik alanı, savunma alanı, kritik istihbari konular gibi…” diyen Fidan, bunların kritik yapılarak gündem yapılması gerektiğini vurguladı.

Fidan, diğer Türk devletleri ile kıyaslandığında Türkiye’nin ekonomisiyle, teknolojisiyle büyük bir ülke olduğunu belirterek, bu kapasitenin TDT üye ülkeleriyle nasıl paylaşabileceği arayışı içerisinde olunduğunu söyledi.

- Balkanlar

Türkiye'nin Sırbistan ve Kosova arasındaki gerilimde üstlendiği role ilişkin soruya yanıt veren Fidan, "Türkiye burada tabi birçok açıdan olağanüstü bir rol oynuyor durumda." ifadelerini kullandı.

Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgedeki siyasal liderlik ağırlığının nasıl bir etki oluşturduğunu gördüklerini belirterek, Türkiye'nin tarihsel olarak Kosova'nın yanı sıra Bosna Hersek'in de bağımsızlığını, egemenliğini ve güvenliğini sonuna kadar desteklediğini dile getirdi.

Diğer taraftan Sırbistan ile de iyi ilişki kurmalarının "güçlü siyasi liderlik" ile mümkün olduğunu vurgulayan Fidan, "Türkiye şunu da gören bir olgun devlet profili ortaya koyuyor. Biz her ne kadar bu ülkelerle kardeşçe tarihsel bağlarımız olsa da Sırbistan'ın da belirli noktalardaki menfaatleriyle ilgili konuşulabilirlik durumunu görüyoruz. Bosna ve Kosova'nın bağımsızlığıyla ilgili bir problem olmadığı sürece". değerlendirmesini yaptı.

- "Hep aktif bir barış dili kullanıyoruz"

Fidan, Vucic'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu noktada güven duyduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da tarihi sorumluluklarla "Balkanlar'daki barışı ve istikrarı nasıl sağlayabilecekleri" vizyonuna sahip olduklarını dile getirdi.

Fidan, "Dikkat ederseniz gerek Suriye olsun, gerek Irak olsun, gerek Balkanlar olsun, gerek Karadeniz olsun, Orta Doğu olsun hep aktif bir barış dili kullanıyoruz. Aktif bir barış dili derken şunu ifade ediyorum. Durduğumuz yerden resmi beyanatlarla biz dünyada barış görmek istiyoruz kimse savaşmasın diye bir cümle kurmakla yetinmiyoruz. Biz gerçekten haklı veya sebepleri olan bu savaşların çözümlenmesi, dondurulması barışa evrilmesi konusunda neler yapılabilir onun samimi çabası içerisindeyiz." diye konuştu.

Bu çabanın konuları ve aktörleri bilme, kesintisiz veri toplama ve etkileşim içerisinde olma ile ortaya çıktığını kaydeden Fidan, Türkiye'nin güvenilir bir aktör olduğunu vurguladı.

Bakan Fidan, "Özellikle bölgemizdeki çatışmaların durması, Türkiye'nin ve müttefiklerinin önümüzdeki yüzyıllar boyunca bölgemizde oluşturacağı refahın ve güvenliğin de bir anahtarı." dedi.

Irak'ın işgalinin ardından bölgenin istikrarsızlaşmasına rağmen Türkiye'nin istikrarlı şekilde yoluna devam ettiğine dikkati çeken Fidan, "Sadece Türkiye'nin bu bölgede istikrarlı, güvenli şekilde kalması, ekonomisini ve güvenliğini bu süre içerisinde sürekli artırması, ilerletmesi mucizevi bir konu esas itibarıyla. Bu profesyonelliği, bu odaklanmayı bizim devam ettirmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.

GÜNCELLEME - Çanakkale'de 38 düzensiz göçmen yakalandı GÜNCELLEME - Çanakkale'de 38 düzensiz göçmen yakalandı


(Sürecek)

Kaynak: aa