TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekilleri, Dışişleri Bakanlığının 2025 yılı bütçesi üzerinde görüşlerini dile getiriyor.
CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, dış politikanın vatandaşı ilgilendiren tarafının, cebinde taşıdığı pasaportun gücü, vizesiz ya da kolaylıkla vize alarak seyahat edebildiği ülke sayısı olduğunu belirterek, iş ve bilim insanlarının, sanatçıların, üniversite öğrencilerinin Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için vize alamadığını ve ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi.
Kuzeyde Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sürdüğüne, güneyde İsrail'in, Filistin, Lübnan, Suriye ve Irak'a yönelik saldırılarına devam ettiğine ve İran ile yaşadığı gerilimin çatışmaya dönüştüğüne dikkati çeken Tan, "Biz, her iki meselede de çözüme katkı sunar görünüyoruz ancak etkin değiliz ve sözümüze kulak veren de yok." ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bir televizyon programında, İsrail'in Gazze'deki soykırımı konusunda kişisel olarak ne hissettiğinin sorulması üzerine, "Ben bir savaştayım. Hislerimi gösterme lüksüm yok." dediğini aktaran Tan, "Sayın Bakan, siz dünya için bizzat Türkiye Cumhuriyeti demeksiniz. Ağzınızdan çıkacak her söz, bütün bir ulusu bağlar. Biz savaşta mıyız? Savaştaysak hangi ülkeye karşı, kimin yanında, ne uğruna, ne zaman savaşa girdik?" sorularını yöneltti.
Tan, kurucu liderinin, bütün dünyaya "Yurtta sulh, cihanda sulh" mesajını miras bıraktığı bir milletin, komşularıyla dalaşmayı değil, bölgesinde ve dünyada bir barış timsali olmayı hedeflemesi gerektiğini kaydederek, "Sadece Yunanistan değil, tüm komşularımızla barış içinde yaşamak CHP'liler olarak en büyük dileğimizdir." dedi.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Berdan Öztürk, dış politikadaki hataların ısrarlı ve bilinçli bir şekilde devam ettirildiğini savunarak, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Avrupa Konseyi ve bağlı kurumların kararlarına uyulmamasının, Türkiye'yi ekonomik ve siyasi açıdan zora soktuğunu" söyledi.
- Saadet Partili Torun: "Tüm kıtalarda en fazla temsilciliği bulunan üçüncü ülkeyiz"
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, Dışişleri Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin, geçen yıla göre yüzde 24 artışla 39 milyar 35 milyon lira öngörüldüğünü kaydederek, "Bölgesinde ve dünyada önemli bir aktör olarak kabul edilen Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı için bu bütçenin yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Geçen yıla göre yapılan bu artış, Bakanlığın genişleyen görev alanları ve stratejik hedefleriyle tutarlı değildir." dedi.
İktidarın uygulamalarıyla dış politikanın, gündelik iç politikanın bir aracı haline getirildiğini savunan Ergun, asırlık hariciye geleneği ile Türk dış politikasının üzerine bina edildiği Cumhuriyet felsefesinin yerini, iktidarın ideolojik temelli ve kişisel çıkarlara dayalı dış politika anlayışının aldığını öne sürdü. Ergun, son dönemdeki büyükelçi atamaları ile Dışişleri Bakanlığındaki terfi ve tayinlerin, liyakat ve ehliyete göre değil, siyasal kadrolaşma gözetilerek yapıldığını da iddia etti.
Saadet Partisi Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını anımsatarak, Türkiye'nin, ortak geçmişi ve kültürel değerleri bulunan Lübnan'daki duruma neredeyse kayıtsız kaldığını söyledi. Torun, savaşın tüm bölgeye yayılma istidadı gösterdiği bir dönemde daha aktif bir dış politika yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin, dünyanın tüm kıtalarda en fazla temsilciliği bulunan üçüncü ülkesi olduğuna dikkati çeken Torun, "Biz bu politikanın arkasındayız." ifadelerini kullandı.
- MHP'li Özdemir: "Geniş bir diplomatik alanı dikkatine alarak hareket etmesi elzem"
MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Türkiye'yi tehdit eden tüm bölgesel ve küresel senaryoların iç içe geçtiğini, hatta Türkiye'ye karşı birleştiğini söyledi.
Hem küresel ekonomik senaryolarla hem de yeni enerji nakil hatlarıyla Türkiye'yi baypas etmeye yönelik hamlelere dayalı yeni sınırların çizilmesi girişimlerinin şekillendiğinin altını çizen Özdemir, "Bu husus milli güvenliğimizin öncelikli gündemi olduğu kadar dış politika stratejimizde de en yüksek hassasiyet gösterilmesi gereken bir mesele olarak görülmelidir." dedi.
İsrail'in Gazze'ye yönelik sistematik soykırımı Lübnan'a saldırganlığına taşımasına, Mısır'ın Sina yarım adasını hedef almasına, Ürdün, Suriye, Irak ve Suudi Arabistan topraklarına göz dikmesine, ABD'nin koşulsuz destek sağladığına dikkati çeken Özdemir, şunları kaydetti:
"ABD'nin Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne yeni askeri üsler kurma girişimi ve bu bölgede kapasitesi yüksek bir liman inşa çabası aynı gayretin ürünüdür. Bu şartlar altında ülkemizin geniş bir diplomatik alanı dikkatine alarak hareket etmesi elzemdir. Yaşanan gelişmelerin çok geniş bir sahayı tehdit ettiği gerçeği göz önüne alındığında, Türkiye'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika merkezli sağlam bir pakt kurması zorunluluğu karşımızda durmaktadır. MHP olarak yaşanan gelişmelerin Filistin ve Kudüs merkezli şekillendiği gerçeğinden hareketle Kudüs Paktı kurulması önerimizi Türk ve dünya kamuoyuyla paylaşmıştık. Temennimiz, Orta Doğu bölgesinin barış, huzur ve istikrarını tesis etmek amacıyla Kudüs Paktı'nın hayata geçebilmesidir."
- AK Parti'li Kırkpınar: "Samimi gayret gösteren tek ülke konumundayız"
AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, Dışişleri Bakanlığının milli çıkarların korunması amacıyla yürüttüğü faaliyetlerin daha etkin kılınması için gerçekleştirilen düzenleme ve yeniden yapılanma çalışmalarının, bölgedeki krizlere karşı Türkiye'nin izlediği politikaların, uluslararası yapı ve örgütlerle olan ilişkilerin ve terörle mücadele alanında yürütülen çalışmaların gurur verici olduğunu ifade etti.
Dünyanın yeniden yapılandığı bir düzenin kurulmaya çalışıldığı bir dönemin başında olduklarını belirten Kırkpınar, "Hiç şüphesiz bu dönem içerisinde Türkiye'nin fikir ve kanaat merkezlerinin çok aktif bir şekilde çalışması da tarihi bir sorumluluk ve zorunluluktur." dedi.
Kırkpınar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dört bir yanımızda savaşın, çatışmaların, gerilimlerin arttığı bir dönemde tüm taraflarla eşit, ahlaki, adil bir ilişki tesis ederek barış içerisinde, samimi gayret gösteren tek ülke konumundayız. Milli menfaatler, uluslararası ilkeler ve çok yönlü dengeler üzerinde hem masada hem sahada sergilediğimiz insani ve vicdani duruş giderek daha çok takdir topluyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği 'Yurtta sulh, cihanda sulh' vizyonuna katkı sağlamayı hedefleyen, girişimci ve insani dış politikamızla ulusal güvenliğimizi ve çıkarlarımızı teminat altında tutarken eş zamanlı olarak insanlığın ortak hedeflerine de katkıda bulunmaya devam ediyoruz."