Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Türk hava sahasını kullanma talebinin reddedilmesine ilişkin, "Çoluk çocuk, kadın demeden 50 bin Filistinli kardeşimizin katledilmesine tepki olarak, hava sahamızı açmadık. Gazze’deki insanlık dramını önlemeye yönelik bir adım atılmaması, milletçe hepimizi çok derinden yaralıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin hava sahasının kullanılmasına izin vermedik. Cumhurbaşkanımızın kararı bu yönde oldu. İzin verilmedi." dedi.
Fidan, Dışişleri Bakanlığında Ankara'daki basın temsilcileriyle bir araya gelerek gündeme dair soruları yanıtladı.
Dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelere ve krizlere değinen Fidan, ABD'de yapılan başkanlık seçimini Donald Trump'ın kazandığını, Trump'ın ABD Kongresi'nin iki kanadında da üstünlüğü ele geçirdiğini ve artık Demokratların nasıl ve niye bu kadar kayba uğradıklarını sorgulamaları gerektiğini belirtti.
Fidan, ABD seçmeninin tercihine etki eden şartların herkes tarafından iyi analiz edilmesi gerektiğine işaret ederek Trump'ın kazanmasıyla şu anda gündemi meşgul eden birtakım jeopolitik krizlerin biraz daha netleşeceğinin söylenebileceğini aktardı.
Trump'ın Rusya-Ukrayna Savaşı'nı durdurmayla ilgili ne tür adımlar atılacağının merak edildiğini aktaran Fidan, Trump'ın kabinesine aday gösterdiği isimlere bakıldığında bu kadar "İsrail yanlısı bir kabinenin" İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bütün yayılmacı emellerini destekleyeceği yönünde emareler olduğunu dile getirdi.
Trump'ın "Ben savaşları bitirmeye geliyorum, yeni savaş çıkarmaya değil" sözlerinin bu kabine adaylarıyla aksi bir izlenim verdiğine işaret eden Fidan, ABD'nin odak noktasının da Rusya ve Çin'in bir araya gelmesini önlemek olduğunun altını çizdi.
- "Astana ile Suriye'de yıllardır devam eden bir ateşkes var"
Fidan, Astana Süreciyle Suriye'de arazideki güçler arasında sağlanan ve yıllardır da devam eden bir ateşkes olduğunu dile getirerek yapılması gerekenin, bunun daha iyi bir yapısal mekanizmayla ve ancak daha iyi bir hedef için değiştirilmesi olduğunu söyledi.
Bölgede İsrail'in yoğun baskısı altında olan bir Suriye'nin olduğuna dikkati çeken Fidan, İran'la Suriye arasında çok iç içe geçmiş bir işbirliğinin olduğunu vurguladı.
- Türkiye-Suriye normalleşme adımları
Fidan, İran'ın Suriye'deki öncelikleri arasında Türkiye ile Suriye'nin normalleşmesinin olmadığını belirterek Rusya açısından da şu anda bölgede zaten bir ateşkes olduğu ve ciddi bir tehdit çok fazla kendini göstermediği için o türden bir konunun gündemde olmadığını anlattı.
Türkiye’nin de bu noktada iyi niyetini ortaya koyduğuna dikkati çeken Fidan, "Bizim saldırganlık veya işgal gibi bir derdimiz yok. Rejim değişikliği gibi bir derdimiz yok. Bunu ortaya koyduğunuz zaman diğer taraf bundan bir alarm vaziyeti üretmiyor. Bölgede geri kalan konularla ilgilenmeye yönelik çalışmalarına devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Fidan, şöyle devam etti:
"Bizim değerlendirmemize göre şu anda, Astana'da başlattığımız sürecin devamının yeterli olacağını düşünen bir yaklaşım söz konusu ama tabii bunun sürdürülebilirliği meselesi var. Terörle mücadelede ve mülteciler konusunda atılması gereken adımlar atılmadığı için Suriye'nin içerisinde giderek evrilen bir tehdit. Bir başka deyişle, bizim daha sonra yok etme maliyetimizin her geçen gün arttığı bir tehdide evrilebilir. Bunun için bizim çözüm arayışlarımız var. Tabii bu çözüm arayışlarının diplomasiyle ve yapıcı yaklaşımla cevap alınamadığı yerde, başka türden adımları zamanı geldiğinde mecburen nasıl atarız ona bakacağız."
- Kalkınma Yolu Projesi ve Rusya
Fidan, Irak ile Kalkınma Yolu Projesi'nin bir fırsat alanı sunduğuna işaret ederek Rusların Ukrayna savaşından sonra Batı’yla ilişkilerinin, lojistik güzergahları dahil her alanda kesildiği ve artık Rusya'ya deniz, kara ve demir yollarıyla Batı’dan bir şey gelmediğini hatırlattı.
Rusya'nın dünya pazarına açılımını, Baltık bölgesine ek olarak Basra'ya çıkarak yapmak istediğini, bunun için de Kuzey-Güney açılımına girdiğini aktaran Fidan, "Kuzey-Güney açılımına baktığımız zaman, Rusya'nın kuzey şehirlerinden başlayıp Azerbaycan'dan geçen ve İran topraklarına giren, İran'ı da kuzeyden güneye boydan boya geçen büyük bir demir yolu projesinden bahsediyoruz. Bununla ilgili çalışmalara başladılar ve geleceği nokta da Basra Körfezi." diye konuştu.
Fidan, Basra Körfezi'ne açılan yerde Fav Limanı'nın Kalkınma Yolu'nun gelinen yöne bağlı olarak başlangıç ve bitiş noktası olduğunu belirterek oranın aynı zamanda kara ve demir yoluyla gelen ürünlerin dünya pazarlarına ve bölgeye açılabileceği bir yer olduğunu söyledi.
Rusya'nın da bu eksenden istifade etmesinin mümkün olacağını belirten Fidan, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde bizim bu Orta Kuşak dediğimiz, yine bir lojistik hat, Asya'dan gelip Hazar üzerinden Kafkaslar'dan geçip Türkiye'den geçen, doğu-batı eksenli Orta Koridor hattı da yine Rusların yapacağıyla kesişecek olan bir güzergah projesi. Bunlar tabii ki Bakanlık olarak da bizim yakından takip ettiğimiz projeler. Özellikle diplomasi ile ilgili senaryo formülasyonlarını yaparken ekonomi alanındaki en önemli konulardan birini bu bağlantısallık meselesi oluşturuyor. Bizim yoğunluk verdiğimiz bir alan."
- "Batılıların endişesi: Rusya Kuzey Kore'ye ne verdi"
Kuzey Kore'nin Rusya'ya asker göndermesine ve bunun yansımalarına değinen Fidan, "Batılıların en çok endişe ettikleri konulardan biri de Rusların bu kadar asker karşılığında Kuzey Kore'ye ne verdikleri veya verecekleri konusu. O, şunun için önemli. Eğer Kore yarımadasında, bölgede şu anda inşa edilmiş mevcut dengeyi bozacak bir oyun değiştirici hamle yapılmış olursa bu sefer yani Amerika için, Batılılar için yeni bir ilave cephe daha açılmış olacak." diye konuştu.
Fidan, bu cephenin sıcak savaşa hazır olmayı gerektirebileceğine işaret ederek Güney Kore'ye de daha farklı kabiliyetleri kazandırmayı gerektirecek bir yaklaşma olacağını dile getirdi.
- Siber tehdit
Siber tehdidin beşinci savaş cephesi olarak nitelendirilmesi ve sosyal medyanın gücüne ilişkin soruya cevap veren Fidan, siber tehdidin, kritik altyapıyı hedef alacak hale geldiğini, finans, bankacılık sistemleri, ulaştırma dahil birçok konuda muhtemel saldırıları içeren bir çerçeveye büründüğünü ve devletlerin buna çare aradığını anlattı.
Bakan Fidan, Kovid-19 salgını döneminde çevrim içi üretilen verilerin arttığını, siber tehdit kavramının da değiştiğini, artık sadece kritik altyapıyı değil, ileride insan zihnini de hedef alabileceğini ve yapay zeka gelişiminde de bambaşka bir boyuta evrildiklerini söyledi.
Sosyal medyanın da yapay zekayla manipüle edildiğine işaret eden Fidan, bu nedenle tehdidin de boyutunun değiştiğini ifade etti.
Fidan, yeni zamanlarda, datanın korunması açısından insanların çevrim içi hareketliliğiyle alakalı bir sınır meselesi olduğunu ve datanın hareketliliğiyle alakalı dijital sınırların oluşturulması gerektiğini kaydetti.
Türk halkının ve devletinin işleyişiyle ilgili verilerin her yere kolaylıkla gidip gelmemesi gerektiğini vurgulayan Fidan, tüm bu açılardan, Milli İstihbarat Teşkilatında görev yaptığı dönemden bu yana üzerinde çalışılan Siber Güvenlik Başkanlığının yakında hayata geçecek olmasının ülke için hayati önem taşıdığını vurguladı.
- Libya
Fidan, Libya konusunda Türkiye'nin taraflarla ilişkilerini ilerletmesine ilişkin, Türkiye'nin Bingazi Başkonsolosluğunun açıldığını ve yöneticiler ve yetkililerle temasların devam ettiğini hatırlattı.
İş insanlarının da bölgede etkileşimde olduğunu aktaran Fidan, şunları kaydetti:
"Libya’da Türkiye'nin önayak olduğu ve devamına büyük önem atfettiği çatışmasızlık ortamı, semerelerini veriyor. Çatışmasızlık ortamı ilerledikçe insanların bunun kalıcı olabileceğine dair inancı artıyor. Artık ekonomiye, yatırımlara, altyapı çalışmalarına yöneliyorlar. Bu konularda adım atıyorlar. Bu da iş adamlarımıza fırsat alanı doğuruyor. Türkiye olarak biz, Libya’da sahadaki gerçekleri göz önüne alarak milli birlik ve beraberliğin sağlayacak bir ortam oluşturulmasına büyük önem veriyoruz. Belirli bir strateji çerçevesinde bunu aşama aşama hayata geçirebilmek için elimizden geleni yapıyoruz."
- Türkiye-Yunanistan ilişkileri
Fidan, Türkiye-Yunanistan ilişkilerine dair, tüm sorunları bir paket olarak kamuoyundan uzakta ele almayı tercih ettiklerini dile getirerek meselelerin aşırı politize edilmesini doğru bulmadıklarını ancak özelikle Yunanistan'daki iç politikada, Türkiye ile ilgili konuların aşırı derecede politize edilebildiğini söyledi.
Pozitif gündemden ilerleyerek kazan-kazan anlayışıyla mesafe almak istediklerini kaydeden Fidan, "Milli menfaatlerimize halel getirmeden, var olan sorunları resmi yollardan çözmeyi, belirsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bir yeryüzü cenneti olan Ege Denizi, ülkelerimiz için bir ekonomik refah bölgesine dönüşmeli. Hedefimiz bu. Bu yapılabilir mi? Yapılabilir." dedi.
Fidan, ocak veya şubat ayında, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in Türkiye ziyaretinde iki ülke arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısının da yapılmasının planlandığını hatırlattı.
- İsrail Cumhurbaşkanı'na hava sahası açılmadı
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un Bakü'de düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı'na (COP29) katılmak için Türk hava sahasını kullanma talebinin reddedilmesine ilişkin Fidan, "Çoluk çocuk, kadın demeden 50 bin Filistinli kardeşimizin katledilmesine tepki olarak, hava sahamızı açmadık. Gazze’deki insanlık dramını önlemeye yönelik bir adım atılmaması, milletçe hepimizi çok derinden yaralıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin hava sahasının kullanılmasına izin vermedik. Cumhurbaşkanımızın kararı bu yönde oldu. İzin verilmedi." diye konuştu.
Fidan, Azerbaycan'ın konuyla ilgili diplomatik talebini ilettiğini ancak Türkiye'nin bu konudaki duruşunun belli olduğunu belirterek, Türk hava sahasının kullanılmasına izin vermediklerini yineledi.
(Bitti)