Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığına bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı tasarıları olduğunu belirterek, konuyu Meclisin takdirine sunacaklarını bildirdi.

​​​Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Kanal 7'deki "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İsrail'in Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırılarının Türkiye'ye ve Türk ekonomisine etkisinin ne olacağı sorusuna Yılmaz, Filistin'de geçen yıldan bugüne büyük bir insani dram yaşandığını, bu soykırımı hiçbir tartışmanın gölgelememesi gerektiğini belirtti.

İsrail hükümetinin saldırıları yaygınlaştırarak, bölgesel hale getirerek Gazze'de işlediği insanlık suçlarını örtmeye çalıştığını belirten Yılmaz, "İsrail, barış istemiyor, savaştan yana bir şekilde katliam siyaseti izliyor. Bir taraftan da çatışmaları bölgeye yayarak, farklı uluslararası güçleri de bölgedeki bu çatışmaların parçası haline getirmeye çalışıyor. Uluslararası toplumun Gazze'de yaşanan hadiseyi unutmaması lazım. İsrail'in bölgesel tansiyonu yükseltme çılgınlığına hep birlikte 'Dur' denilmesi lazım." dedi.

İsrail ile bütün ticaretin kesildiğine işaret eden Yılmaz, fakat çatışmanın bölgesel boyutunun güçlenmesi durumunda, petrol fiyatları ve ticaretteki durumun hem dünyayı hem Türkiye'yi etkileyebileceğini söyledi.

- "Siber Güvenlik Başkanlığı tasarımız var"

Yılmaz'a İsrail'in Lübnan'daki çağrı cihazı saldırıları sonrasında Türkiye'de "siber güvenlik" çalışmalarında neler yapıldığı sorusu yöneltildi.

İsrail'in Beyrut'un güneyindeki Barca'ya saldırısında ölenlerin sayısı 20'ye çıktı İsrail'in Beyrut'un güneyindeki Barca'ya saldırısında ölenlerin sayısı 20'ye çıktı

Türkiye'nin geçen yıl savunma sanayisinde 5,5 milyar dolar ihracat yaptığını, Türkiye'nin parayla alamadığı ürünleri şimdi dünyanın dört bir yanına sattığını ifade eden Yılmaz, savunma sanayisindeki gelişmelerin tek başına yeterli olmadığını, siber alanda da çalışmaların yapılması gerektiğini bildiklerini söyledi.

Yılmaz, yapay zeka uygulamalarıyla çok farklı risklerin ortaya çıktığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Vatandaşımızın veri güvenliği ve milli güvenliğimiz, bireysel hak ve özgürlükler, devletimizin güvenliği, milli menfaatlerimiz için siber alanda da en az diğer alanlar kadar güçlü olmak zorundayız. Bu çerçevede birçok kurumumuzda birimler oluşturmuştuk, onlar çalışmalarını bugüne kadar yaptılar, yapıyorlar. Ama daha güçlü bir yapıya ihtiyaç olduğunu gördük. Uzun bir süredir benim başkanlığımda bir çalışma yürütüldü, ilgili tüm kurumlarımızla birlikte ve geldiğimiz noktada Sayın Cumhurbaşkanı'mızın nezaretinde aşağı yukarı yeni bir yapılanma şekillendirmiş durumdayız.

Cumhurbaşkanlığına bağlı çok güçlü bir birim oluşturmak istiyoruz. Şirketleri akredite edecek, süreçleri, ürünleri, sistemi sürekli bir şekilde kontrol edip açıklarını tespit edip giderecek, uluslararası gelişmeleri takip edecek çok güçlü bir Siber Güvenlik Başkanlığı tasarımız var. Bunu önümüzdeki dönemde Meclisimizin takdirine sunacağız. Cumhurbaşkanlığı kararıyla yapılacak kısımları var, kanuni düzenleme yapılması gereken boyutları var. Tabii bunlar zaman içinde. İsmi değişebilir ama esas olan güçlü bir koordinasyon yapısı ve Türkiye'nin risklerini düşüren, çok daha güçlü bir şekilde bu alanda politikalarını uygulayan yeni kurumsal yapılanma."

- "Milli paramız güçleniyor"

Yılmaz, "parasal sıkılaştırma, yüksek faiz, reel sektör şikayetleri ve sanayicilerin döviz kuru beklentisi" konularına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Türkiye'de dalgalı kur rejimi var. Kuru asıl belirleyen piyasadaki arz ve talep. Piyasadaki döviz arzı, döviz talebi neyse dövizin fiyatı öyle şekillenmiş oluyor. Bu da sağlıklı bir durum. Çünkü piyasa esas itibarıyla belirliyor, fay hatları birikmiyor. Türkiye 2001 krizinden önce sabit kur rejimi uyguluyordu. Sabit rejimlerde enerji birikir birikir birdenbire patlar ve her şeyi tahrip eder. Dalgalı kur rejimindeyse günlük, haftalık absorbe ederek ihtiyaçları giderir.

Enflasyonla mücadele eden ülkelerin milli paraları güçlenir. Bu sene milli gelirimiz 1,3 trilyon dolar görünüyor. Kişi başına gelirimiz 15 bin doları aşacak gibi görünüyor. Uluslararası anlamda da bu ülkemizi farklı bir yere taşıyor, milli paramız güçleniyor. Bunun bazı ihracatçıları memnun etmediğini görmemiz lazım. İhracatımız düşmedi. İthalatımız son bir yılda düşüşte. Elbette zorlanan sektörler olabilir. Onu da iyi analiz etmemiz, farklı politika enstrümanlarıyla desteklememiz lazım. Biz kurla değil ama başka kanallarla ihracatçılarımızı destekliyoruz. Kurla ilgili tartışmaya girmemiz doğru değil."

Her zaman reel sektörün yanında olduklarını vurgulayan Yılmaz, "Enflasyonla mücadelede geçici sıkıntılar olabilir ama esas itibarıyla enflasyonla mücadeleyle büyüme arasında bir çelişki yok. Enflasyonun düştüğü ortamda istikrar güçlenir, yatırım ortamı iyileşir. Geçici bazı sorunlar yaşanabilir orada da gerekli tedbirleri alıyoruz. Reel sektör ile sürekli iletişim halindeyiz. Esas olan kalıcı sürdürülebilir bir büyüme ortamı sağlamak." dedi.

"Konut kredilerinde normalleşmenin ne zaman olacağı" sorusu üzerine Yılmaz, dünyada faizler ve enflasyonda düşüş trendi başladığını belirterek, Türkiye'de de reel değişikliklerle, zeminini sağlam bir şekilde oluşturarak her ikisinin de tek haneli rakamlara düşmesini hedeflediklerini söyledi.

(Bitti)

Kaynak: aa