Genel

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "8. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi"nde konuştu: (2)

- "Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız Siber Güvenlik Başkanlığımızı Meclisimizin takdiriyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Güçlü bir başkanlık oluşturarak bu süreçteki ürünleri, firmaları, süreçleri akredite eden, sistemleri güçlendiren, takip eden bir yapıyı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir Siber Güvenlik Başkanlığı kurmayı öngörüyoruz" - "İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi'ni getiriyoruz. 2026'da Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mevzuatı devreye giriyor. Bundan önce bizim mutlaka bu tedbirleri almamız gerekiyor. Başka ülkelere sanayicimizin vergi ödemesi yerine, kendi sistemiz içinde bu kaynakları elde etmemiz ve sanayinin yeşil dönüşümüne geri döndürmemiz son derece kıymetli. Bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. Kuracağımız Emisyon Ticaret Sistemi'mizle bunu yapacağız"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız Siber Güvenlik Başkanlığımızı Meclisimizin takdiriyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Güçlü bir başkanlık oluşturarak bu süreçteki ürünleri, firmaları, süreçleri akredite eden, sistemleri güçlendiren, takip eden bir yapıyı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir Siber Güvenlik Başkanlığı kurmayı öngörüyoruz." dedi.

Yılmaz, Şişli'de bir otelde "Üçüz Dönüşümün Kesişim Noktası: Sermaye Piyasaları" temasıyla gerçekleştirilen "8. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi"ndeki konuşmasında, geçen yıl Meclis'te kabul edilen 12. Kalkınma Planı'nın omurgasını yeşil ve dijital dönüşümün oluşturduğunu, bugün de burada yeşil dönüşüm ve toplumsal boyutla finansal sistemin tartışılmasının çok kıymetli olduğunu söyledi.

Dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve toplumsal pozitif etkinin, birbirinden ayrı düşünülemeyecek üç temel dönüşüm alanı olduğunu belirten Yılmaz, "Bu süreçte sermaye piyasaları hem bu dönüşümlerin itici gücü hem de risklerin azaltılmasını ve kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlayan bir mekanizma olarak öne çıkmaktadır." diye konuştu.

Teknolojik gelişmelerin finansal sistemleri kökten dönüştürerek yapay zeka, blokzincir ve fintech gibi yeniliklerle sermaye piyasalarını daha hızlı ve erişilebilir hale getirdiğine dikkati çeken Yılmaz, bu dönüşüm ve hızın yanı sıra güvenilir altyapılar kurulmasıyla etik yaklaşımların benimsenmesini ve siber güvenliğin öncelik kazanmasını da gerekli kıldığını ifade etti.

Sadece genel güvenlik açısından değil finansal güvenlik açısından da siber güvenliğin çok önemli ve kıymetli olduğuna değinen Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede uzun zamandır üzerinde çalıştığımız Siber Güvenlik Başkanlığımızı Meclisimizin takdiriyle hayata geçirmeyi planlıyoruz. Güçlü bir başkanlık oluşturarak bu süreçteki ürünleri, firmaları, süreçleri akredite eden, sistemleri güçlendiren, takip eden bir yapıyı oluşturacağız. Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir Siber Güvenlik Başkanlığı kurmayı öngörüyoruz. Türkiye, gerek fintech girişimleri gerekse dijital altyapıya yaptığı yatırımlarla küresel rekabette güçlü bir konuma ilerlemektedir. Örneğin, finansal risk merkezi ile piyasaların dijital olarak denetlenmesi ve gözetimi sağlanmaktadır. Ayrıca, dijital varlıkların alınıp satıldığı platformlara yönelik çalışmalar devam ederken, kripto varlıkların düzenlenmesi sürecinde de önemli adımlar atılmıştır. Meclisimizden geçen kanunla bu anlamda düzenleyici çerçeve güçlendirilmiştir. Ülkemizin gri listeden çıkışında etkili olan adımlardan biri bu düzenleme olmuştur. Önümüzdeki süreçte ikincil düzenlemeleriyle, uygulamalarla birlikte bu alanda da ülkemiz çok daha dayanıklı ve güçlü bir altyapıya sahip olacaktır. Finans sektörünün siber güvenlik operasyonel risklerine göre gerekli önlemlerini almasının hem likidite yönetimi hem de yatırımcıların korunması açısından önemli olduğunu hatırlatmak isterim."

- "Yeşil dönüşüm çok önemli"

Yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliğin çok kıymetli olduğuna işaret eden Yılmaz, uzun zamanlar Kalkınma Bakanlığı yaptığını, kalkınmanın ekonomik büyümeden çok daha geniş bir kavram olduğuna dikkati çekerek, "Ekonominizi büyütürken sosyal adaleti sağlamıyorsanız, çevreyi korumuyorsanız, toplumun geniş kesimlerini hayatın, siyasetin süreçlerine katamıyorsanız gerçek anlamda kalkınmış bir toplum olamazsınız. Dolayısıyla yeşil dönüşüm çok önemli. Sosyal adalet bugünkü nesil arasında bir denge oluştururken sürdürülebilirlik dediğimiz kavram bugünkü nesille gelecek nesiller arasındaki adaleti sağlayan bir kavram. Dünyanın kaynaklarını, nimetlerini sadece bugünkü nesil için kullanıp gelecek nesillere kötü bir miras bırakırsak yine gerçek anlamda kalkınmış bir toplum olamayız. Belki bugünkü nesil bir refahı yaşar ama bunu gelecek nesillerin ödeyeceği faturalar pahasına gerçekleştirmiş olur. Bunu da hiçbirimiz evlatlarımızı, torunlarımız için istemeyiz. Gelecek nesilleri de düşünmek zorundayız." ifadelerini kullandı.

Yeşil dönüşümün aynı zamanda finans piyasalarını da derinden etkilediğini ancak Türkiye'nin bu anlamda şanslı ülkelerden biri olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu:

"Türkiye enerjiyi ithal eden bir ülke. Sanayide, ulaşımda, her alanda yeşil dönüşümü sağladığımızda aslında enerjimizi çok daha verimli kullanan bir ülke haline geleceğiz. Bir taraftan daha az karbon salınımı olan bir ekonomiye dönüşürken diğer taraftan işletmelerin daha az girdiyle, enerjiyle daha çok çıktı ürettiği, daha verimli işlediği bir yapı oluşturmuş olacağız. Daha rekabetçi bir ekonomik yapı oluşturmuş ve cari açığımızı düşürmüş olacağız. Dolayısıyla ülkemiz için sürdürülebilirlik hedefleriyle makro ekonomik, makro finansal hedefler arasında bir bütünlük olduğunu, bunun da bizim için bir şans olduğunu ifade etmek isterim. Çevre alanında yaptıklarımız, daha düşük karbonlu bir ekonomi için attığımız adımlar aynı zamanda daha düşük cari açık, daha rekabetçi bir ekonomi oluşturmamıza yardımcı olabilecek adımlardır. İyi bir planlamayla bunu gerçekleştirdiğimizde eş zamanlı olarak bu hedeflere ulaşmamız mümkündür."

- "İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi'ni getiriyoruz"

Yeşil tahvillerin, sürdürülebilir fonların ve karbon ayak izlerini azaltmayı hedefleyen projelerin, yatırımcıların ve şirketlerin öncelikli gündeminde yer aldığına değinen Yılmaz, Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) iklim finansmanı için yurt içi finansman imkanlarını harekete geçiren çalışmalar yürüttüğünü, bu kapsamda yayımlanan "Yeşil ve Sürdürülebilir Borçlanma Araçları ve Kira Sertifikası Rehberi"nin, Türkiye'de yeşil ve sürdürülebilir projelerin finansmanlarına sermaye piyasaları yoluyla katkı sağladığını dile getirdi.

Rehberin yayımlanmasının ardından bugüne kadar 20 farklı ihraççı tarafından toplam 334 milyar liralık sürdürülebilir nitelikte ihracın gerçekleştirildiğini belirten Yılmaz, "SPK'nin yakın zamanda kamuoyu görüşüne sunduğu 'Yeşil, Sürdürülebilir ve Sosyal Sermaye Piyasası Araçları Rehber Taslağı' ile sürdürülebilirlik bağlantılı ihraçlarını daha da artırması beklenmektedir. SPK'nin, planlandığı yeni çalışmalar çerçevesinde bu alandaki ihraçları yükselecektir." dedi.

Cevdet Yılmaz, uzun zamandır İklim Kanunu üzerinde çalıştıklarını ve yakın zamanda Meclisin takdirine sunacaklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"İklim Kanunu ile Emisyon Ticaret Sistemi'ni getiriyoruz. 2026'da Avrupa Birliği'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mevzuatı devreye giriyor. Bundan önce bizim mutlaka bu tedbirleri almamız gerekiyor. Başka ülkelere sanayicimizin vergi ödemesi yerine, kendi sistemiz içinde bu kaynakları elde etmemiz ve sanayinin yeşil dönüşümüne geri döndürmemiz son derece kıymetli. Bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. Kuracağımız Emisyon Ticaret Sistemi'mizle bunu yapacağız. Önümüzdeki dönemde çok daha geniş çerçevede bu mekanizmaların devreye gireceğinin bilincinde olarak mutlaka burada hızlı hareket etmek durumundayız. Yine bu kanunla birlikte Yeşil Taksonomi dediğimiz çalışmaların da hızlanacağını ifade edebilirim."

- "Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacağız"

Üçüz dönüşümün en önemli başlıklarından birinin de toplumsal duyarlılık ve kapsayıcılık olduğunu kaydeden Yılmaz, finansal sistemin sadece bazı kesimlerin, dar kesimlerin faydalandığı yapı olmaktan çıkıp toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, kapsayıcı ve her kesimi bir şekilde içine alan finansal sisteme sahip olması gerektiğini ve bunun sosyal adaletin sağlanması bakımından çok kıymetli olduğunu söyledi.

Toplumsal etki kavramının sürdürülebilirlikle birleştiğinde, yatırımın yalnızca ekonomik değil sosyal fayda sağlaması gerektiğini de ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, "Sürdürülebilirlikle birlikte şunu görüyoruz; ne yaparsanız yapın dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve toplumsal pozitif etkiye dayanmazsa bir yönü eksik kalır ve hiçbir zaman arzu edilen sonuçları göremeyiz. Sermaye piyasaları, yalnızca büyük oyuncuların değil, toplumun her kesiminin erişebileceği bir alan olmalıdır. Kadınların, gençlerin ve dezavantajlı grupların finansal sisteme dahil edilmesi, ekonomik büyümenin daha adil bir şekilde paylaşılmasına imkan sağlayacaktır." diye konuştu.

Nüfus konusunda dünyada ve Türkiye'de büyük bir dönüşümün yaşandığını kaydeden Yılmaz, Türkiye'deki doğurganlık oranının Fransa'nın da altına gerileyerek 1,5'e kadar indiğini, bunun gelecek dönemde sosyal güvenlikten iş gücü piyasalarına kadar bir çok alanda oluşturacağı etkileri herkesin göreceğini dile getirdi.

Kendilerini buna göre hazırlamaları gerektiğini ve başkanlığında, ilgili tüm bakanlıkların ve kurumların olduğu Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacaklarını ifade eden Yılmaz, şu şekilde konuştu:

"Zenginleşmeden yaşlanmamamız lazım. Zenginseniz ve yaşlıysanız idare edebilirsiniz. Nüfus olarak gençseniz ve yoksulsanız geleceğe dair umutlarınız vardır ama hem yoksul hem yaşlı bir nüfus olursanız bu bir felaket senaryosu. Şu anda Türkiye üst-orta gelir grubunda olan bir ülke, alt gelirde veya alt-orta gelirde değiliz ama bir an önce yüksek gelirli ülkeler ligine çıkmak durumundayız ve bunu da demografik fırsat penceremiz kapanmadan başarmak durumundayız. Gereksiz tartışmalardan, polemiklerden uzaklaşarak ülkemizin kaynaklarını çok daha etkin kullanacak şekilde yönlendirmek durumundayız. Kamusuyla, özel sektörüyle, sivil toplumuyla bunu başarmamız gerekiyor. Bir taraftan da nüfus politikalarımızı yeniden ele alıp güçlendirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede de kadınların konumu çok önemli. İş gücü piyasalarımıza çok daha fazla kadının katılımı, girişimci kadınların sayısının artması, karar alma süreçlerinde kadınların daha etkin hale gelmesi yine önümüzdeki dönemin en önemli unsurlarından biri diye düşünüyorum. Bunu Türkiye başarmak durumunda."

Türkiye'de topyekün bir kalkınmanın gerçekleşmesinin ve ülkenin çok daha üst noktalara taşınmasının kadınıyla, erkeğiyle birlikte yapılması gerektiğini belirten Yılmaz, "Bir taraftan demografik politikalar, bir taraftan kapsayıcı politikaları bir arada yürütürken ev ve aile hayatıyla iş gücü piyasalarının ihtiyaçları arasındaki dengeyi de kurmamız gerekiyor. Çok daha yenilikçi çalışma modelleriyle, bakım modelleriyle mutlaka kadınların tercih yapmaya zorlanmayacakları bir ortamda hem ev, aile hayatı hem de iş hayatını bir arada yürütecekleri süreçleri de tartışmak, birlikte şekillendirmek durumundayız." değerlendirmesinde bulundu.

- "Dijital, yeşil ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde lider bir ülke olma yolunda ilerliyoruz"

Sosyal tahvillerin ve etki yatırımları gibi araçların, toplumsal refahı artırırken yatırımcılar için de uzun vadeli değerler oluşturduğunu, Türkiye'nin, dayanışma kültürünü bu anlayışla birleştirerek dünyaya örnek bir model sunabileceğini dile getiren Yılmaz, üçüz dönüşüm unsurlarını birlikte destekleyecek politikalar geliştirmek ve sermaye piyasalarını güçlü ve dinamik kılmak için çalışacaklarını belirtti.

Yılmaz, şöyle devam etti:

"Türkiye olarak, güçlü sermaye piyasalarımız ve sağlam ekonomik altyapımızla dijital, yeşil ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde lider bir ülke olma yolunda ilerliyoruz. Sermaye piyasalarımızın gücü, yalnızca ekonomimizin büyümesi için değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel düzeyde finansal istikrar ve kalkınmaya da katkı sunacaktır. Bu dönüşümleri hayata geçirmek için finansal sektörümüzü daha etkin, kapsayıcı ve sürdürülebilir hale getirmek adına kararlar almaya devam edeceğiz. Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresi'nde bu dönüşümlerin tartışılacağı ve yeni fikirlerin ortaya çıkacağına olan inancım tamdır. Ekonomimizin geleceği için dijitalleşmeyi ve sürdürülebilirliği esas alan, riskleri en aza indiren ve toplumsal faydayı önceleyen politikalar geliştirmeyi sürdüreceğiz."

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) ve SPK başta olmak üzere tüm paydaşlara, sponsorlara ve sosyal sorumluluk projesi kapsamında Darüşşafaka'ya destek sağlayan herkese teşekkür eden Yılmaz, kongrenin sermaye piyasalarına, ekonomiye ve topluma hayırlar getirmesini diledi.

Konuşmasının ardından Yılmaz'a, SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül ve TSPB Yönetim Kurulu Başkanı Pamir Karagöz tarafından hediye takdim edildi.

Programa Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Abdullah Erdem Cantimur, İstanbul Valisi Davut Gül, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erişah Arıcan, Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) Genel Müdürü Ekrem Arıkan ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş ile davetliler katıldı.

(Bitti)

{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }