Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin, "Ortada vahşi bir cinayet var, ortada masum bir sabinin öldürülmesi var. Ortada kalp taşıyan herkesin içine kor gibi düşen bir ateş var. Fakat buna rağmen kimileri 8 yaşında hayattan kopartılmış bir çocuğun cenazesi üzerinden siyaset yapacak kadar insanlıktan çıkabiliyor." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca Grand Cevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı"nda yaptığı konuşmada, bir konuya özellikle dikkati çekmek istediğini söyledi.

Erdoğan, "Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki cuma hutbesini, hutbede okunan ayet-i kerimeleri hedef almaya başladılar. Kendini bilmezin birisi çıkıyor. Hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına doğru düzgün bilgisinin olmadığı dini konularda ahkam kesiyor" ifadelerini kullandı.

"Diyanet teşkilatımıza, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor." diyen Erdoğan, "Bunu yaparken de cehaletini gizlemek için Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in arkasına saklanıyor, onu paravan olarak kullanıyor. İçinde ne varsa ortaya dökmek yerine Gazi Mustafa Kemal'i hadsizliğine alet ediyor. Buram buram tek parti faşizmi kokan bu ilkellik karşısında maalesef mensubu olduğu parti içerisinden akıl, vicdan ve biraz feraset sahibi hiç kimse itiraz etmiyor, genel başkan dahil hiç kimse tepki göstermiyor." değerlendirmesini yaptı.

Aynı ideolojik fanatizmin 85 milyon olarak herkesin yüreğini yakan Narin Güran'ın vahşice katledilmesi hadisesinde de yaşandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Birileri daha olayın ilk anından itibaren bu cinayeti bir kamplaşma, bir kutuplaşma aracına dönüştürmek için her yola başvurdu. Oysa ortada vahşi bir cinayet var, ortada masum bir sabinin öldürülmesi var. Ortada kalp taşıyan herkesin içine kor gibi düşen bir ateş var. Fakat buna rağmen kimileri 8 yaşında hayattan kopartılmış bir çocuğun cenazesi üzerinden siyaset yapacak kadar insanlıktan çıkabiliyor. 40 yılda yüzlerce çocuğun kanını akıtan, yüzlerce Narin'i bizden alan, polis, asker, sivil, kadın, yaşlı, bebek demeden binlerce vatandaşımızı acımasızca öldüren bölücü terör örgütünün uzantıları aynaya bakmadan millete vicdan dersi, insanlık dersi verme cüretinde bulunuyor.

Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bu vahşet öne sürülerek, aile müessesesi hedef alınıyor, dini kurumlar hedef alınıyor hatta ve hatta Diyarbakır halkı ve Kürt kardeşlerimiz hedef alınıyor. Açık söylüyorum, bu vicdansızlıktır, fırsatçılıktır, ikiyüzlülüktür. Bu milleti provoke etmek, toplumun sinir uçlarıyla oynamak demektir. Bu ciğerparelerini şehit vermiş ailelere, çocukları zorla dağa kaçırılmış Diyarbakır Anneleri'ne yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Burada şunu çok net ifade etmek isterim: Masum bir yavruyu alçakça katledenlerden bunun hesabının yargı önünde sorulması, döktükleri her damla kanın burunlarından fitil fitil getirilmesi için gereken her türlü adımı hukuk çerçevesinde atacağız. Tekirdağ'daki alçaklığın da hesabını mutlaka adalet karşısında soracak, bu sabiye işkence eden çukurların da en ağır cezayı almaları için mücadele edeceğiz. Aynı zamanda bu rezil olayların üzerinden bölücü örgütün uzantılarının ve marjinallerin günah çıkarmalarına, milleti kışkırtmalarına, toplumun direği olan aile kurumunu hedefe koymalarına da eyvallah etmeyeceğiz."

- " 'Bu gidiş nereye?' dediğimiz günlerden geçiyoruz"

"Tohum Dil Türkçe Sergisi" Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde açıldı "Tohum Dil Türkçe Sergisi" Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde açıldı

İçinde bulundukları sancılı değişimler çağında medeniyet değerlerini, ortak aklı ve vicdanı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını belirten Erdoğan, "'İnsana ne oluyor?' dediğimiz, 'İnsanlık nereye savruluyor?' dediğimiz, 'Bu gidiş nereye?' dediğimiz günlerden geçiyoruz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, haya, edep, şefkat ve merhamet gibi hasletlerin günlük hayattan biraz daha çekildiğini, insanı fıtratından kopartan LGBT'vari sapkınlıkların daha önce hiç olmadığı kadar özendirildiğini ve teşvik edildiğini söyledi.

Merhum Arif Nihat Asya'nın "Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet altın devrini yaşıyor/Vicdanlar yarına çıkmadan sakatlanıyor/Diller, sayfalar, satırlar 'Ebu Leheb öldü' diyorlar/Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor." şeklindeki dizelerini okuyan Erdoğan, gerçekten de cehaletin, kibrin, zulmün babalarının kıtalar dolaştığını, kan dökmeye, can almaya ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya doymadıklarını anlattı.

Erdoğan, Müslümanca bir hayata ve duruşa sahip olmanın zorlaştığı, bedel ödemenin ve daha fazla mücadele etmenin gerektirdiği bir dönemde olduklarını kaydederek, şöyle konuştu:

"Sevgili Peygamberimizin hikmet dolu sözlerine, yolumuzu aydınlatan rehberliğine her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Karşılıklı saygı temelinde ön yargılarımızdan uzaklaşmaya, birbirimizi daha iyi anlamaya, birbirimizle empati kurmaya ihtiyacımız var. Millet olarak dayanışmayı daha da yüceltmeye, muhabbeti aramızda daha da güçlendirmeye ihtiyacımız var. İslam kardeşliğine, bizi biz yapan kadim değerlerimize daha sıkı sarılmaya ihtiyacımız var. Bu mübarek geceleri, gönül köprülerimizi sağlamlaştırdığımız müstesna zamanlar olarak görmemiz ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. Her ne kadar etrafımızda kan, gözyaşı ve zulüm hakim olsa da geleceğe dair endişelerimizi arttıran müessif olaylar yaşansa da Müslümanlar olarak Allah'tan ümidimizi kesmemekle mükellefiz. Hayatımızın her aşamasında havf ve reca, korku ve ümit arasında daima müteyakkız olmak, Rabbimize sığınmak mecburiyetindeyiz. Bunu başardığımızda hem fert olarak hem de millet ve ümmet olarak Rabb'imizin önümüzde yeni kapılar açacağına yürekten inanıyorum."

Programa katılan din görevlilerinden daha fazla çaba ve gayret beklediklerini dile getiren Erdoğan, "Daha önce de söyledim. Siz irşat vazifenizi layıkıyla yaparsanız kimsenin çamuru size bulaşmaz. Sizler duruşunuzla, tavrınızla, hayatınızla, sözünüzle, davranışlarınızla örnek olursanız gençlerimizle, milletimizle aranızı hiçbir kirli kampanya bozamaz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, din görevlilerinin iman kalesinin muhafızları olduklarını, görevlerinin ağır ve mesuliyetlerinin de büyük olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Rabb'im yar ve yardımcınız olsun diyorum. Rabb'im bu gece, bu hafta hürmetine, habibinin yüzü suyu hürmetine bizi kendi yolundan, sırat-ı müstakimden ayırmasın diyorum. Bu düşüncelerle Peygamberimizin veladetinin yıl dönümünün hepimiz için, tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Leyle-i Mevlid'te edeceğiniz duaların, yapacağınız ibadetlerin Allah katında kabul olmasını niyaz ediyorum. İmamlarımızın, müezzinlerimizin, Kur'an kursu öğreticilerimizin, vaizlerimizin, müftülerimizin ve din hizmetleri müşavirlerimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nı da bu vesileyle tebrik ediyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımıza bu güzel program için teşekkür ediyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."

- Programdan notlar

İlahi dinletisiyle başlayan programda Kur'an-ı Kerim okundu. Mevlid-i Nebi Haftası'yla ilgili hazırlatılan film izletilen programda Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da konuştu.

Erbaş, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye takdim etti.

(Bitti)

Kaynak: aa