Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kadınlara dönük şiddete hiçbir surette geçit vermeyen, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşana kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" programına katıldı.
Erdoğan, kadınların eğitimleriyle arasına giren engellerin ve yasakların ortadan kaldırılmasının, tarihi başarıları olduğunu belirtti.
Başörtüsü yasağı sebebiyle lise ve üniversiteye gidemeyen, gitse de kapısından geri çevrilen kızların mağduriyetlerini giderdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"CHP'li yöneticilerin son günlerde 'safsata' dediği güya 'yalan' olduğunu iddia ettiği zulümlere bu ülkede biz son verdik. Kılık kıyafeti sebebiyle okulundan, memuriyetinden, kamu görevinden atılan on binlerce 28 Şubat mağduruna haklarını tekrar iade ettik. Kız çocuklarının okullaşma oranlarında yaşanan ciddi artış, kadınların iş gücüne katılım oranlarının sürekli yükselmesi, siyasette ve bürokraside kadınların daha fazla pay sahibi olması, ülkemizdeki öğretmenlerin yüzde 60'ının, akademisyenlerin yarıdan fazlasının, üniversite öğrencilerinin yüzde 51'inin kadınlardan oluşması, yasakçı zihniyete karşı verdiğimiz mücadelenin semerelerinden sadece birkaçıdır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu başarıları da kadınların çektiği acılara "safsata" diyen CHP'ye ve CHP'nin "kadın düşmanı" politikalarına rağmen elde ettiklerini dile getirdi.
Çok daha iyi konumlara geleceklerini kaydeden Erdoğan, "Bir daha bu ülkede, 28 Şubatların yaşanmaması ve kadınların benzer zorbalıklara maruz kalmamaları için her türlü önlemi aldık, alıyoruz, bundan sonra da ihtiyaç hasıl olması halinde her türlü tedbiri alacağız. Kadınlara dönük şiddete hiçbir surette geçit vermeyen, şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşana kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, kadınlara, anne, eş ve kız çocuklarına şiddet uygulayanların, ayrımcılık yapanların, kadınları öteleyenlerin veya hayattan dışlayanların, insani, vicdani ve kutsal değerlerden bahsetme hakkının olamayacağını vurguladı.
Bunların en başında, bölücü terör örgütüne "şaşı" bakanların olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şunun bir defa anlaşılması lazım, kadına şiddetin konuşulduğu her platformda şayet kadınların canına kastedenlerle, genç kızlarımızı zorla dağa kaçıranlarla, onları zorla ölüme ve öldürmeye gönderenlerle ilgili tek bir cümle kurulmuyorsa ortada büyük bir iki yüzlülük var demektir. Bölücü terör örgütündeki tecavüzden infaza, her türlü insan hakkı ihlalini görmezden gelenlerin meselesi asla kadınlar olamaz, kadınların hak ve hukuku olamaz, özgürlüğü hiç olamaz."
- "Yüreği yanık Diyarbakır annelerinden bir selamı niçin esirgiyor"
Erdoğan, yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır annelerinin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyetinin elbette sorgulanacağını dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"CHP lideri Özel, iradesini bölücü örgütün komiserlerine teslim edenlerle dayanışma sergilemek için koşa koşa yanlarına giderken yüreği yanık Diyarbakır annelerinden bir selamı niçin esirgiyor? Kadın haklarını İstanbul Sözleşmesi'ne sıkıştıran CHP yönetimi, neden bu kahraman annelerin acılarına yıllardır bigane kalıyor? 28 Şubat'ta 100 binlerce kadının çektiği ızdırabı, maruz kaldığı zulmü inkar etmek, soruyorum; CHP'ye ne kazandıracak? CHP, faşizan tarihiyle ne zaman yüzleşecek? Tahrik siyasetini ne zaman terk edecek? Ne zaman milletle ve milletin değerleriyle barışacak? Kadın düşmanı söylemleriyle ne zaman vedalaşacak? Görüyoruz ki eski genel başkanın parti içi darbeyle emekliye sevki ve seçim sürecinin tamamlanmasıyla birlikte CHP'nin helalleşme tiyatrosu da tümden rafa kaldırıldı."
Kadın ve çocuk katili bölücü terör örgütünün arkasında duranların bugün özgürlükten bahsetmelerini, millet gibi kendilerinin de kale almadıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye'de kadına şiddete karşı duruşun samimiyet testi, teröre karşı kararlı, dirayetli ve cesur bir tavır sergilemektir. Kandil'deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkaramayanların, açık söylüyorum, bu testten geçmesi de mümkün değildir. Toplumsal huzurumuzun altını oyan alkol ve kumar bağımlılığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakalarında önemli bir faktör. Aile kurumumuzu, ahlaki yapımızı, evlatlarımızın ve milletimizin geleceğini tehdit eden içki ve uyuşturucu bağımlılığı, kumar ve bahis gibi marazların önüne geçmediğimiz müddetçe kadına yönelik şiddetin de önünü tam anlamıyla kesemeyiz." dedi.
- "Muhalefet, zihniyet itibarıyla 1940'larda takılıp kalmış durumdadır"
Araştırmaların, şiddet ve bağımlılık arasında doğrudan bir irtibatın olduğunu, birinin diğerini tetikleyip beslediğini ve nihayetinde kısır bir döngüye girildiğini çok net biçimde ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün karşı karşıya olduğumuz aile içi şiddetin, davranış bozukluklarının, psikolojik sorunların, travmaların ve daha nice problemin içki ve kumar bağımlılığıyla derinleştiği bir gerçektir. Hal böyleyken, muhalefet bu tehlikeyi görmezden gelmekte, alkol ve kumar bağımlılığının yol açtığı felaketlere karşı gözlerini kapamaktadır. 31 Mart sonrası el değiştiren kimi belediyelerin ilk icraatlarından birinin alkol tüketimini özendirici adımlar olmasını asla iyi niyetli bulmuyoruz. Bunlar, yıllarca bu ülkeye dayatılan bizim 'vitrin modernleşmesi' dediğimiz jakoben modernleşme algısının tezahürlerinden ibarettir. Tek parti faşizmi yıllarca millete illallah dedirten ne kadar uygulama varsa daha sinsi yöntemlerle bugün de tedavüle konulmak istenmektedir. Muhalefet, zihniyet itibarıyla 1940'larda takılıp kalmış durumdadır. Valsle, dansla, kadeh tokuşturmakla modern olacağını zannedenler, artık Batı'nın bile terk ettiği arkaik bir ideolojinin adeta son temsilcileridir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de herkesin, her vatandaşın, her insanın hayat tarzının, Anayasa'nın güvencesi altında olduğunu belirtti.
Başkalarının özgürlük alanına girmediği müddetçe isteyenin istediğini giymekte, söylemekte, tüketmekte, istediği gibi davranmakta serbest olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ama 1940'ların faşizan uygulamalarının, çağdaşlık kılıfıyla tekrar millete dayatılmasına da eyvallah diyemeyiz. Hukuk ve demokrasi zemininde eleştirilerimizi dile getirir, tepkimizi ortaya koymaktan asla çekinmeyiz. Biz, yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her safhasında bunu yaptık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığımıza kadar milletimizin takdiriyle geldiğimiz her görevde, insanımızın yaşam tarzına müdahale etmedik. Kimsenin de bize bir dayatmada bulunmasına, bu milleti hor görmesine, üstenci bir dille bu millete had bildirmesine rıza göstermedik. Ne hak yedik ne de hakkımızın yenilmesine izin verdik. Bugün de aynı yerdeyiz. Aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Doğruluktan sapmıyor, yanlış bulduğumuz uygulamaları da açık yüreklilikle ifade ediyoruz. Muhalefetin de bizimle aynı çizgiye gelmesini, millete karşı dayatmalara girmekten uzak durmasını arzu ve ümit ediyoruz."
Erdoğan, "Kadına şiddet konusunda, sinema ve dizi sektörümüzün de artık kendine bir çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum" ifadesini kullanarak, şu görüşleri paylaştı:
"Kadın ve Demokrasi Vakfı KADEM'in yaptığı kapsamlı inceleme, maalesef reyting uğruna kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini gösteriyor. Bu konuda toplumu bilgilendirici olması gereken diziler, tam tersine şiddeti teşvik eden, meşrulaştıran, araçsallaştıran kötü bir rol oynuyor. Bunun engellenmesi noktasında hepimize özellikle de yapımcılara, senaristlere, medya organlarına ve RTÜK'e sorumluluk düşmektedir."
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün, tüm kadınlar için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, "Türkiye'nin kadınlarının tarih boyunca olduğu gibi bugün de dirayetleriyle, çalışkanlıklarıyla, mücadele azimleriyle, şefkat ve merhametleriyle tüm dünyaya örnek olacaklarına inanıyorum." diye konuştu.
- Programdan notlar
Programda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tarafından, tarihte kadını himaye etmek üzere kurulan 2 ayrı vakfın senedi takdim edildi.
Bakan Göktaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Kadın Konukevlerinden hizmet alan kadınların "sıfır atık" konseptiyle yaptıkları "Kadın Ana" figürünü hediye etti.
Kadın Konukevi'nde kalan kadınların atık gazete kağıdı ve şişe kapaklarıyla yaptıkları Kadın Ana figürü, ilhamını Afyonkarahisar yöresine ait bir efsaneden alıyor.
Programa, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya da katıldı.
(Bitti)