NEW YORK (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu'na katılmasına ilişkin, "Filistin'de soykırım yapmış bir suçlunun BM çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesidir." dedi.

Erdoğan, ABD ziyareti sırasında Türkevi'nde, açıklamalarda bulunduğu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumartesi gününden bu yana oldukça yoğun bir program gerçekleştirdiğini ifade eden Erdoğan, BM Genel Kurulu'na hitabının yanında birçok temasta bulunduğunu, muhtelif etkinliklere iştirak ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesinin açılışında konuştu: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesinin açılışında konuştu:

Erdoğan, 22 Eylül'de düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldiklerini, aynı günün akşamında Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi'nin (TASK) geleneksel akşam yemeğine iştirak ettiklerini anımsatarak, Türk-Amerikan toplumunun Türkiye'nin çıkarlarını savunma noktasında yürüttüğü faaliyetleri takdirle takip ettiklerini vurguladı.

Türk Amerikan İş Konseyi'nin (TAİK) düzenlediği 15. Türkiye Yatırım Konferansı'nda Amerikan iş çevreleriyle istişarelerde bulunduklarını aktaran Erdoğan, Amerikalı girişimcilere Türkiye'nin sunduğu yatırım fırsatlarını anlattığını ifade etti.

Türkiye ekonomisinin gelecekteki dönemine dair yol haritasını katılımcılarla paylaştıklarını belirten Erdoğan, "Amerika son iki senedir en fazla ihracat yaptığımız ikinci, en fazla ithalat yaptığımız beşinci ülke oldu. İkili ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl 30 milyar doları aştı. Toplam 100 milyar dolarlık ticaret hedefimize iyi bir planlamayla ulaşabileceğimize inanıyoruz." diye konuştu.

- BM temasları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl BM Genel Kurulu görüşmelerinin "hiç kimseyi geride bırakmamak" temasıyla yapıldığını dile getirdi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap ederek, insanlığı güvenli ve müreffeh bir geleceğe kavuşturmak için atılması gereken adımlara değindiğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küresel barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan temel meselelere dair görüşlerimizi paylaştım. Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim. İnsanlığın, mazlumların sesine kulak veren çok daha adil bir dünyada yaşamasının mümkün olduğuna işaret ettim. New York'ta bulunduğumuz sürede ayrıca çok sayıda ikili görüşme de gerçekleştirdik. Bu çerçevede İran, Sırbistan ve Ukrayna, Maldivler Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya geldik."

- "İsrail Gazze'deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yola başvuruyor"

Erdoğan, görüşmelerde, ikili işbirliği konuları ile bölgedeki krizleri detaylıca ele aldıklarını, Gazze'de kötüleşen insani krizin üzerinde özellikle durduğunu vurguladı.

Yaklaşan kış mevsimi öncesinde Filistin'e yönelik yardımları mutlaka artırmaları, bunun için işbirliği içinde çalışmaları ve İsrail üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmaları gerektiğini tüm görüşmelerinde muhataplarına ifade ettiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sizler de zaten an be an takip ediyorsunuz. İsrail tam da bizim aylardır uyardığımız şekilde Gazze'deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yola başvuruyor. Lübnan'a yönelik saldırılar bunun en son örneği oldu. Son bir haftada 600'ün üzerinde Lübnanlı katledildi. Dünya sessiz kaldıkça ve Batılı ülkeler İsrail yönetimine silah desteği verdikçe, bu katliamlar maalesef devam edecek. Görüşmelerimizde bu tehlikeye dikkat çektik. Son derece yoğun ve verimli bir diplomasi trafiğiyle 79. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nu değerlendirmeye çalıştık. Yaptığımız görüşme ve temasların başta ülkemiz ve milletimiz olmak üzere, tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum."

- Netanyahu'nun BM Genel Kuruluna katılımı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Ekim'in yıl dönümüne çok az zaman kalmışken BM nezdinde İsrail'i engelleyecek somut bir adımın atılamamış olmasını, liderler düzeyinde ortak bir itirazın yükselmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz? İsrail Uluslararası Adalet Divanı'nda yargılanırken Netanyahu buraya geliyor. Genel Kurul'a katılması, konuşma yapması bekleniyor. Bu çelişkiye yorumunuz ne olur?" sorusu üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Filistin'de soykırım yapmış bir suçlunun BM çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesidir. Bu, vahşice katledilen bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların BM görevlilerinin, gazetecilerin ve daha nicelerinin hatıralarına ihanettir. Dün, bizim BM Genel Kurulu konuşmamızın akabinde İsrail delegasyonunun tavırlarına dikkat ettiyseniz, çok garip bir tavır içindeydiler. Çünkü kendilerini savunacak halleri yok. Duruşları zaten bunu gösteriyor. Bu nedenle biz herkesi tarihin doğru tarafında durmaya çağırdık ve çağırıyoruz. Mazlumla zalimi, katille maktulü ayıramayan ve her birine hak ettiği muameleyi yapamayan bir düzen, çürümeye yüz tutmuş demektir. BM Genel Kurulu ya o katile hak ettiği gibi davranır ya da bu utanç verici durum BM tarihine bir kara leke olarak geçer. Maalesef olacak olan da budur. İsrail, BM kararlarına zerre saygısı olmayan, BM'nin ilkelerini defalarca çiğnemiş bir devlettir. Böyle bir devlete gereken dersi yazılı ve görsel materyallerle vermek, inanıyorum ki en önemli görevdir."

- BM'nin yapısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "BM'nin reform yapması, yapısını değiştirmesi gerektiğini vurgulamıştınız. Aradan geçen 20 yılda Birleşmiş Milletlerin dünyanın adaletini ve barışını tesis edemediği bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Gelinen bu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "BM, savaşları önleme misyonunu yerine getiremeyen, kimseye söz dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail'den hesap soramayan bir pozisyondadır." dedi.

Erdoğan, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşmede, kendisine kayıp rakamı verilince çok şaşırdığını, ciddi sayıda BM görevlisinin şu anda İsrail'in katliamlarına kurban gittiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"BM güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve işlevselliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut düzende BM Güvenlik Konseyinin dokunulmaz beş üyesi, istediğini acımasızca yapabiliyor. Zaten geçici üyelerin herhangi bir fonksiyonu yok. Konseye geçici üye olarak alınan devletler orada idare ediliyorlar. Peki bu daimi üyeler nerelerden? Asya, Avrupa, Amerika… Dini noktada da dünyada Müslüman ülkelerin sayısı belli ama Müslüman ülkelerden hiçbiri daimi üyeler arasında yer almıyor. Şimdi Afrika daimi üyelik istiyor. Peki, BM Güvenlik Konseyinde Afrikalıya yer var mı, yok. Japonya üyelik istiyor mu, istiyor. Peki yer var mı, yok. Avrupa'dan Almanya istiyor. Almanya'ya da yer yok. Türkiye olarak biz de istiyoruz. Bize de yer yok. Niye? Türkiye olarak biz, Almanya, Japonya burada istediğini alamayan ülkeler konumunda. Biz haklı talebimize devam edeceğiz. Sayın Guterres de yaptığımız görüşmede bize hak verdi ama bu hakkı teslim etmek gibi bir güçleri, imkanları da yok."

- İsrail'in Lübnan'a saldırısı

Erdoğan, "İsrail, Gazze'den sonra Lübnan'a da saldırmaya başladı. Bunu, İsrail'in aslında savaşı bölgeye yaymaya çalıştığına bir delalet olarak değerlendirdiniz. Bir de İran'ın İsrail'e vermek istediği cevap hakkının mahfuz olduğuna dair yaklaşımı var. Bunu da katarak olası bölgesel bir savaş durumunda Türkiye'nin pozisyonu nasıl olur, nasıl bir aksiyon alır ya da almaz?" sorusu üzerine, çok ciddi bir travma yaşandığını, bu travmada acıyı çeken maalesef Lübnan halkı olduğunu söyledi.

Lübnan'ın güneyindeki tahliyeleri izlediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çok acımasız bir tablo var. Herkes at arabalarında ve çoluk çocuk bölgeyi boşaltıyorlar. Hakikaten canımız yanıyor. Bu kadar acımasız, bu kadar korkunç bir tabloyla bölgemiz karşı karşıya. Altı milyon nüfusu olan Lübnan'dan söz ediyoruz. Bu insanlar nereye, nasıl kaçacaklar? Oralarda nasıl yaşam sürdürecekler? Bunlar aç, açıkta, giyim kuşam yok araçlarında. Battaniyeleri, neleri buldularsa onları, yanlarına alıp bölgeyi terk ediyorlar. Bu Lübnan, rahmetli Refik Hariri'nin döneminde bir başka Lübnan'dı. Çok daha zengindi, güçlüydü. Ama şu anda artık o Lübnan kalmadı. Lübnan'ın yeniden kendine gelmesi için onlara imkanlar sağlayacağız, bu durumu yeniden nasıl aslına dönüştüreceğiz onu düşüneceğiz? Temennimiz odur ki Lübnan bir an önce bu travmayı atlatsın. Televizyon yayınlarında izlediğim kadarıyla Lübnan'ın durumu çok kötü. Rabbim yar ve yardımcıları olsun.

Diğer taraftan İsrail bir rüya görüyor, o rüyasını gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların yaşamlarını kabusa çevirmeyi de göze almış gibi görünüyor. Zamanında Hitler de bir rüya görmüştü ve o da çeşitli milletlere mensup halklara kabus yaşatmıştı. Neticede gördüklerinin bir rüya olduğunu net bir şekilde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek. Herkesin bir planı var ama biz inanıyoruz ki Allah'ın da bir hesabı var."

(Sürecek)

Kaynak: aa