Politika

CHP Sözcüsü Yücel, MYK gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi:

- "17 bin liralık asgari ücret temmuzda yeniden zamlanmak üzere, 2025 yılının ilk altı ayı için 30 bin lira olmalıdır" - "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine ve milletimizin ortak vicdanına yapılmış bir saldırı olarak görüyor ve sesleniyoruz, teğmenlerimizin ihraç taleplerini ivedilikle geri çekin" - "Bunun bir sindirme çabası olduğunu biliyoruz ve farkındayız. Ancak ne Sayın Kılıçdaroğlu ne de CHP'liler bir adım dahi geri atmayacaklar"

Abone Ol

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Deniz Yücel, "17 bin liralık asgari ücret temmuzda yeniden zamlanmak üzere, 2025 yılının ilk altı ayı için 30 bin lira olmalıdır." dedi.

Yücel, Genel Başkan Özgür Özel'in başkanlığında CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında, MYK'de Türkiye'nin sorunlarına ve siyasetin gündemine ilişkin bir çok konuyu ele aldıklarını söyledi.

AKUT'un kurucusu Nasuh Mahruki'nin tutuklandığı, Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz ile ilgili soruşturma başlatıldığını anımsatan Yücel, Genel Başkan Özgür Özel'in Mahruki, Altaylı ve Saymaz'ın ailelerini aradığı ve "dayanışma" duygularını paylaştığını ifade etti.

Yücel, soruşturmaları, "basın ve ifade özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına yapılmış bir saldırı" olarak niteledi.

Adalet Bakanlığı koltuğundan mahkemelere talimat verildiğini iddia eden Yücel, şöyle devam etti:

"Yargılaması bugün yapılacak olan bir dava hakkında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kendi kişisel fikirlerini, mahkemeyi yönlendirecek ve hakimler üzerinde baskı kuracak şekilde kameralar önünde açıklamakta hiçbir sakınca görmüyor. Önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılan, 'hapis cezası ve siyasi yasak istenen' dava hakkında Yılmaz Tunç bir hakim gibi hüküm cümleleri kuruyor. Yetmiyor, siyaset uzmanıymış gibi, bu ülkede yüzde 48 oy almış Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ahkam kesiyor. Bugün aslında bu yargılama yapılmayabilirdi, Yılmaz Tunç yargılamayı zaten yaptı ve bitirdi."

AK Parti'nin, sadece işlerine geldiğinde "Yargıya müdahale etmeyin", "Yürüyen bir davaya müdahale etmeyin" diye çığırtkanlık yaptığını iddia eden Yücel, Adalet Bakanı ve HSK başkanı seviyesinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun davasına, dolayısıyla yargıya müdahale edildiğini savundu.

Yücel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sayın Tunç, Adalet Bakanı olarak unuttuysanız hatırlatalım, birincisi neyin hakaret suçunu oluşturup, neyin oluşturmadığına mahkemeler karar verir. İkincisi, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 6 dönem milletvekilliği yapmış, CHP'ye 13 sene Genel Başkanlık yapmış bir siyasetçi ve muhalefetin bir temsilcisi olarak sonuna kadar eleştiri hakkına sahiptir. Üçüncüsü bu ülkede hakaret ve siyaset ikilisi yan yana gelecekse, bunun adresi AKP Genel Merkezidir. Dördüncüsü bunun bir sindirme çabası olduğunu biliyoruz ve bunun farkındayız. Ancak ne Sayın Kılıçdaroğlu ne de CHP'liler bir adım dahi geri atmayacaklar. Bugün Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, Genel Başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve sok sayıda partilimiz, binlerce partilimiz Sayın Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmadı."

- "Milletvekillerinin eleştirilerine ve protestosuna tahammül edemedi"

"İstanbul'un en büyük ilçesi Esenyurt'u kaybetmeyi hazmedemiyorsunuz." ifadesini kullanan Yücel, Esenyurt nöbetini devam ettireceklerini anımsattı. Yücel, "Hiç kimse bu demokrasi darbesine boyun eğmemizi bizden beklemesin." dedi.

Esenyurt'taki hukuksuzluğun önemli bir parçasının da İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın bizzat kendisi olduğunu ileri süren Yücel, "Milletin vekillerini bir Esenyurt Belediyesine sokmayan bu adam, 2 gün önce Bakanlığının bütçesini anlatmak üzere milletin meclisine geldiğinde, halk tarafından seçilmiş milletvekillerinin eleştirilerine ve protestosuna tahammül edemedi. Dakikalar sürecek bir protestoya bile tahammülü olmayanların milletin meclisinde yeri yoktur." dedi.

Meclis'te hiçbir zaman şiddetten yana olmadıklarını vurgulayan Yücel, "Büyük bir dezenformasyon çabası içerisindeler. Biz bu karede yer almaktan dolayı memnun değiliz. Ancak bunun sorumlusu da biz değiliz. Milletimiz bu görüntüleri görmek istemiyor. Meclisi çalışırken görmek istiyor. Keşke bizim milletvekillerimizin, onun Esenyurt'ta verdiği kanunsuz emre karşı gösterdiği sabrı, o da milletvekillerimizin protestosuna gösterebilseydi." değerlendirmesinde bulundu.

Ankara'dan sonra İstanbul ve Beykoz Belediyesi'ndeki konserlerle ilgili soruşturma başlatılması için talimat verildiğini öne süren Yücel, "CHP'li belediyelerin veremeyeceği hesabı yoktur." dedi.

Yücel, AK Parti'nin, CHP'li belediyelere saldırıp, yeni bir algı operasyonu peşinde olduğunu iddia ederek, "Kimse bizim bu soruşturmalardan korkacağımızı, çekineceğimizi sanmasın. Yargıyı bu şekilde baskı ve talimatlarla yönlendirerek, CHP'li belediyeleri yıpratma çabaları hiçbir sonuç vermeyecek." ifadelerini kullandı.

- "Asgari ücret 2025 yılının ilk altı ayı için 30 bin lira olmalıdır"

Yücel, asgari ücret bir pazarlık unsuru olmaktan çıkarılıp hak edilmişin, hak edilene verilmesi mücadelelerinin devam edeceğini belirterek, "17 bin liralık asgari ücret temmuzda yeniden zamlanmak üzere, 2025 yılının ilk altı ayı için 30 bin lira olmalıdır." dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in laiklik tanımlaması yaptığını ve CHP'yi eleştirdiğini ifade eden Yücel, "Laiklik tanımı yapmak, CHP'yi eleştirmek senin üzerine vazife değil. Boş işleri bırak, atama bekleyen binlerce öğretmenimize, okulların temizlik ve hijyen sorununa, taşımalı eğitime, ilköğretimdeki çocukların beslenme sorununa, birleştirilmiş sınıflara, köy okullarının kapatılmasına çözüm üret." dedi.

Yücel, yarın, Türkiye'nin dört bir yanından gelen mülakat mağduru öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemine başlayacaklarını, Bakan Tekin'den tatmin edici bir cevap alana kadar da oturma eylemini sürdüreceklerini bildirdi.

Mülakatın kaldırılması ve yapılan haksızlıkların giderilmesi için mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirten Yücel, CHP iktidarında mülakatı kaldıracaklarının sözünü verdi.

- "Sonuna kadar takipçisi olacağız"

Türkiye'nin yaklaşık 1 aydır, bebekleri, haksız kazanç uğruna katleden bir çetenin yaptıkları ile çalkalandığının altını çizen Yücel, içinde doktorların, hemşirelerin, sağlık çalışanlarının, özel hastane sahiplerinin olduğu bu çete ile ilgili şikayetlerin 1,5 yıl öncesine, yeni doğan bebek ölümlerinin ise 2016 yılına kadar dayandığını vurguladı.

Olayla ilgili davanın başladığını belirten Yücel, "CHP olarak Genel Başkan Yardımcılarımız ve hukukçu milletvekillerimizle yargılamanın sonuna kadar takipçisi olacağız." diye konuştu.

Yücel, bu hafta Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Sağlık Bakanlığı'nın bütçesinin görüşüldüğünü anımsatarak, şunları söyledi:

"Bakan Kemal Memişoğlu, bırakın sorumluluk almayı, büyük bir yüzsüzlükle bu skandal olaydan kendisine bir başarı hikayesi çıkarmaya çalıştı. Bebek ölümleri ne zaman yaşanmış? Tam bu zatın il müdürlüğüne atanmasından sonra. Bugün çıkmış hiç utanmadan 'niye istifa edeyim' diyor. Yaşanan bir vahşettir, yaşanan bir rezalettir, yaşanan bir insanlık ayıbıdır. Buradan kendine başarı öyküsü çıkarmayı düşünmek bile utanç vericidir. Bakanlık koltuğunu işgal eden kişi başını öne eğeceğine, böbürlenmeyi tercih edecek kadar hadsizleşmiştir. Bu zat istifa etmekten ya da affını istemekten kaçındığı için hiçbir zaman hesap vermeyeceğini sanmasın. Ne devlet aklı unutur ne de halkın vicdanı. Sen de hesap vereceksin Kemal Memişoğlu."

- "Teğmenlerimizin ihraç taleplerini ivedilikle geri çekin"

Yücel, MSÜ Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nde bazı teğmenlerin ve bazı personelin Yüksek Disiplin Kuruluna (YDK) sevk edilmesine ilişkin şunları kaydetti:

"Kılıçları kınından çıkarıp 'Mustafa Kemal’in askerleriyiz' demenin neresi disiplinsizlik arkadaşlar? Teğmenlerimiz sizin için nasıl bir tehlike arz ediyor da ihracını talep ediyorsunuz? Bu şerefli üniformayı bir teğmenin üzerinden çıkarmak, onların geleceğini karartmak bu kadar kolay mı? Genç teğmenlerimizin Atatürk'e olan bağlılıklarını dile getirmeleri, bir disiplin suçu değil, olsa olsa bir vatanseverlik göstergesidir. Burada yapılmak istenen TSK'nin ve onun en temel değerlerini sistematik bir şekilde itibarsızlaştırmak, ülkemizin savunma gücünü, ordumuzun itibarını ve Atatürk ilke ve inkılaplarına dayalı devlet yapımızı hedef almaktır. Bu saldırıyı yalnızca teğmenlerimize değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerlerine ve milletimizin ortak vicdanına yapılmış bir saldırı olarak görüyor ve sesleniyoruz, teğmenlerimizin ihraç taleplerini ivedilikle geri çekin. TSK'yi yıpratacak, ordu mensuplarını incitecek bu tavrınızın affı yoktur, geri dönüşü de yoktur. Yol yakınken bu hatadan geri dönün."



{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }