Avrupa, net sıfır emisyon teknolojilerinde rekabetçi konumunu şimdilik korusa da Çin'in temiz teknoloji alanında küresel pazar lideri olma stratejisi karşısında zemin kaybetme riskinin yüksek olduğu ve bu alandaki zorlukları aşmak için doğru politikaların hayata geçirilmesi gerektiği bildirildi.
Avrupa merkezli düşünce kuruluşu Strategic Perspectives, Avrupa Birliği'nin (AB) net sıfır emisyon endüstrisi ve inovasyonda lider olmak için Çin ve ABD ile girdiği yarıştaki konumunu inceleyen "Küresel Net-Sıfır Sanayi Yarışı Başladı: Güçlü Bir Temiz Sanayi Anlaşması İçin Uyandırma Çağrısı" başlıklı raporunu yayımladı.
Rapor, bu üç büyük ekonominin net sıfır emisyon yatırımlarını, enerji dönüşümü sürecinde yaratılan iş sayısını ve temiz teknoloji üretimi gibi temel göstergelerdeki performansını yansıtıyor.
Buna göre, ABD'de Başkan Joe Biden yönetimi net sıfır sanayi yarışına istihdam odaklı yaklaşırken, Çin, jeo-ekonomik liderlik elde etme stratejisi yürütüyor. ABD ve Çin arasında yapılan bu karşılaştırmanın, AB'nin açıklanması planlanan Temiz Sanayi Anlaşması'nın amacını tanımlamaya yardımcı olması bekleniyor.
Dünyada net sıfır emisyon dönüşümüne dayanan yeni bir sanayi dönemi ortaya çıkarken, bu dönüşümün ekonomik refahın ana motorlarından biri haline geleceği öngörülüyor ve Çin, ABD ve AB bu dönüşümde net sıfır üretim merkezleri olmak istiyor.
Üç büyük ekonomi arasındaki bu yarışta AB, hali hazırda güçlü konumunu koruyor. Ukrayna'daki savaş ve yaşanan enerji krizi sonrasında yenilenebilir enerji ve ısı pompalarının hızlı şekilde devreye alınmasıyla 2023'te AB'deki net sıfır yatırımları önceki yıla göre 76 milyar dolar artarak 334 milyar dolara yükseldi. Avrupa Yeşil Anlaşması yatırım artışlarını desteklerken, planlanan dönüşümle AB'deki araç filosunun elektrifikasyonu ve yeni sanayi fırsatları yaratılarak yatırımcıların çekilmesi hedefleniyor.
ABD'nin Enflasyon Azaltma Yasası'nın (IRA) yatırımları AB'den saptıracağına yönelik endişelere rağmen AB geçen yıl net sıfır teknolojilerinde en fazla yatırım çeken ikinci bölge oldu. AB'de geçen yılki ekonomik büyümenin yüzde 30'u net sıfır dönüşümünden sağlandı.
Ancak Çin'in "net sıfır emisyon teknolojilerinin tedarikinde monopol olma" stratejisi, AB için büyük bir jeo-ekonomik risk oluşturuyor.
- AB, Temiz Sanayi Anlaşması ile jeo-ekonomik bağımlılığını azaltma fırsatı yaratabilir
Geçen yıl net 654 milyar dolarla küresel net sıfır emisyon yatırımlarının yüzde 39'unu tek başına karşılayan Çin, sıfır karbon değer zincirinin tamamını kontrol ediyor. Çinli üreticiler, ülkedeki sübvansiyonlar ve iç pazarın büyüklüğünden kaynaklanan ölçek ekonomisinden yararlanarak Çin'in yeşil ürünlerini oldukça rekabetçi hale getiriyor. Böylece, Çinli üreticiler düşük maliyetli teknolojilerle küresel pazarı doldurabiliyor ve bu durum Avrupa'daki rakiplerini zorluyor.
ABD ise IRA ile Çin'in bu alandaki egemenliğine karşı koymaya ve teknolojik liderliğini yeniden kazanmaya çalışıyor. Geçen yıl net sıfır emisyon yatırımları ABD'de yaklaşık 289 milyar dolara çıkarken, ülke temiz enerji teknolojilerinde üretim kapasitesini iki katına çıkardı.
Rapora göre, bir sonraki ABD yönetimi IRA ile başlayan stratejiyi sürdürürse, ABD gelecek yıllarda net sıfır emisyona geçişte teknolojik lider haline gelebilir ve küresel pazarı yeniden şekillendirerek Çin ile sert bir rekabete girebilir.
Ancak bu durumun Avrupa için risk oluşturacağı öngörülüyor. AB ülkeleri pilot projelerden büyük ölçekli üretimle ticarileşmeye kadar girişimlerin büyümesini desteklemede yetersiz kalıyor. Bu alandaki zorlukları aşmak için AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yeni Avrupa Komisyonu'nun ilk 100 günü içinde bir Temiz Sanayi Anlaşması açıklama planı önem arz ederken, bu anlaşmanın doğru politikaları içermesi halinde AB net sıfır sanayi yarışında jeo-ekonomik bağımlılığını azaltma fırsatı bulabilir.
- "Avrupa, ABD ve Çin ile girdiği yarışta geride kalıyor"
Strategic Perspectives Direktörü Neil Makaroff, rapora ilişkin değerlendirmesinde, Avrupa'nın ABD ve Çin ile girdiği yarışta geride kaldığını belirterek, "Hiçbir Avrupa ülkesi Çin'in güç merkezi ya da ABD'nin teknoloji hakimiyetiyle tek başına rekabet edemez. ABD ve Çin ile aramızdaki rekabetçi ve yenilikçi fark büyüdükçe AB, Avrupalıların kendi sektörlerini net sıfır ekonomisinin ön saflarına yerleştirmelerini sağlamak için daha güçlü bir kolektif yanıt vermelidir." ifadelerini kullandı.
Avrupa'da temiz teknoloji fabrikaları açmak ve mevcut endüstrileri karbonsuzlaştırmanın Temiz Sanayi Anlaşması’nın en önemli misyonlarından biri olduğunu kaydeden Makaroff, "Bu da ancak devasa stratejik AB yatırımları, inovasyon ve AB yapımı ürünlere destek yoluyla gerçekleştirilebilir." önerisinde bulundu.
Strategic Perspectives Enerji Analisti Aymeric Kouam ise AB'nin net sıfır emisyon teknolojilerinde geçen yıl çektiği 334 milyar dolar yatırımın ekonomik refah ve istihdam yaratmanın temel taşı olduğunu dile getirerek, "Ancak, fosil yakıt ithalatına olan yüksek bağımlılık nedeniyle enerji fiyatlarının ABD ve Çin'e kıyasla önemli ölçüde yüksek olması, bu bölgelerle aramızdaki rekabet gücü farkını giderek açıyor. Sıfır emisyon elektrik üretimi, AB'nin rekabet gücünü ve ekonomik direncini sağlamak için Temiz Sanayi Anlaşmasının bir ayağı olmalı." değerlendirmesini yaptı.