2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı kapsamında **Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), okul öncesi eğitimde kapsayıcılığı artırmak amacıyla kapsamlı bir dönüşüm sürecine giriyor. Coğrafi ve sosyo-ekonomik zorlukları aşmak için üç yeni "Esnek Erişim Modeli" hayata geçirilecek. Bu modeller arasında, mevsimlik işçi çocuklarına yönelik Geçici Köy Ana Sınıfları, kırsal bölgeler için Taşıma Merkezli Ana Sınıfları ve özel durumları olan çocuklar için Evde Okul Öncesi Eğitim seçeneği yer alıyor.
2026'da Okul Öncesi Eğitimde Yeni Dönem Başlıyor: "Esnek Erişim Modeli" ile Her Çocuğa Fırsat Eşitliği
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2026 yılında okul öncesi eğitim sisteminde köklü bir dönüşüm başlatıyor. Amaç, Türkiye'nin dört bir yanında yaşayan tüm çocukların eşit şekilde erken eğitim imkânına erişebilmesi. Yeni uygulama kapsamında "Esnek Erişim Modeli" adıyla üç farklı sistem hayata geçirilecek. Bu modellerle birlikte coğrafi engeller, sosyo-ekonomik farklılıklar ve ulaşım sorunları nedeniyle eğitim dışında kalan çocuklar için yepyeni bir dönem başlayacak.
Bakanlık yetkililerine göre, bu proje Türkiye'nin eğitim haritasında eşitsizlikleri azaltmayı hedefliyor. Çocukların yaşadığı yer, ailesinin ekonomik durumu ya da göç hareketliliği fark etmeksizin her öğrenciye okul öncesi eğitim olanağı sunulacak.
Üç farklı modelle desteklenecek sistemin ana başlıkları şöyle:
Mevsimlik tarım işçiliği ve geçici yaşam alanlarının yoğun olduğu bölgelerde yaşayan çocuklar için "Geçici Köy Ana Sınıfı" modeli uygulanacak. Bu sayede göç eden ailelerin çocukları, yer değiştirdikleri dönemlerde dahi eğitimden kopmadan okul öncesi sürece devam edebilecek.
MEB, bu uygulamayla "eğitimde süreklilik ve fırsat eşitliği" hedefini güçlendirmeyi amaçlıyor. Çünkü mevsimsel göç, binlerce çocuğun eğitim zincirini koparan en önemli nedenlerden biri olarak görülüyor. Bu yeni modelle birlikte, çocukların gelişimsel kayıplar yaşamasının önüne geçilmesi hedefleniyor.
Nüfusu azalan veya eğitim altyapısı yetersiz olan kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar için "Taşıma Merkezinde Ana Sınıfı" modeli hayata geçirilecek. Öğrenciler, belirlenen merkez okullara taşınarak burada oluşturulacak modern ana sınıflarda eğitim alacak.
Bu sistemle birlikte köy okullarında yaşanan fiziki yetersizlikler giderilecek; her çocuk, aynı standartlarda okul öncesi eğitime erişme hakkına sahip olacak. Uzmanlara göre bu adım, kırsalda eğitimde fırsat eşitliğini güçlendiren en etkili çözümlerden biri olacak.
Okula gidemeyen, sağlık sorunları yaşayan veya özel ihtiyaçları bulunan çocuklar için ise "Evde Okul Öncesi Eğitim" modeli uygulanacak. Bu kapsamda ailelere, çocukların yaş ve gelişim düzeyine uygun materyaller sağlanacak; uzman öğretmenler tarafından uzaktan rehberlik desteği verilecek.
Bu sistem, her çocuğun kendi ortamında gelişimini desteklemeyi hedefliyor. Böylece hiçbir çocuk fiziksel engeller veya özel koşullar nedeniyle eğitim dışında kalmayacak.
Cumhurbaşkanlığı 2026 Yılı Programı kapsamında okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması için hem kamu hem de özel sektör desteği artırılacak. Hayırseverlerin katkısıyla yapılacak yeni yatırımlar, özellikle kırsal bölgelerde okul öncesi eğitimi güçlendirmeye odaklanacak.
Bakanlık ayrıca, özel kaynakların erken eğitim projelerine yönlendirilmesi için teşvik mekanizmaları oluşturmayı planlıyor. Bu kapsamda, okul öncesi alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ve vakıflarla da iş birliği yapılacak.
Uzmanlar, "Esnek Erişim Modeli"nin yalnızca bir eğitim reformu değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşüm olduğunu vurguluyor. Çünkü bu model, hem çocukların sosyal gelişimine hem de ailelerin yaşam standardına doğrudan katkı sağlayacak.
Kısacası, 2026 yılı itibarıyla okul öncesi eğitim yalnızca okul duvarları arasında değil; köylerde, evlerde, geçici yerleşimlerde ve taşıma merkezlerinde de hayat bulacak.
Peki sizce "Esnek Erişim Modeli" eğitimde fırsat eşitliğini tam anlamıyla sağlayabilir mi?
Görüşlerinizi bizimle paylaşın, tartışmaya siz de katılın.
Sizce bu uygulama Türkiye'nin her köşesindeki çocuklara nasıl bir katkı sunar?
Eğitimde Esneklik Neden Şart Oldu?
Türkiye'nin son yıllarda eğitimde attığı en dikkat çekici adımlardan biri, esnek ve erişilebilir modellerin ön plana çıkması. Özellikle okul öncesi dönemdeki çocukların gelişiminde süreklilik, sosyal uyum ve bilişsel ilerleme büyük önem taşıyor. Ancak ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan ailelerin yaşam koşulları, bu fırsatlara eşit şekilde erişmelerini zorlaştırıyor.
"Esnek Erişim Modeli", tam da bu noktada devreye giriyor. Çünkü klasik okul anlayışı, göç eden mevsimlik işçi ailelerin çocukları, dağ köylerinde yaşayanlar ya da sağlık nedenleriyle evde kalmak zorunda olan minikler için yeterli değil. Eğitimde fırsat eşitliği kavramı, sadece okula gitmek değil; her koşulda öğrenmeye ulaşabilmek anlamına geliyor.
Bu model, aynı zamanda Türkiye'nin erken çocukluk eğitiminde uluslararası standartlara yaklaşma çabasının da bir yansıması. Dijital içeriklerin, mobil sınıfların ve aile temelli eğitim uygulamalarının entegre edilmesiyle birlikte, okul öncesi dönem artık sadece sınıf ortamıyla sınırlı kalmayacak.
Uzmanlar, bu uygulamanın özellikle kırsal bölgelerde yaşayan kız çocuklarının eğitime katılımını da artırabileceğini belirtiyor. Çünkü eğitim, ulaşılamayan bir hak olmaktan çıkıp, her haneye dokunan bir fırsata dönüşüyor.
Sonuç olarak; esnek, erişilebilir ve kapsayıcı okul öncesi eğitim modeli, sadece bugünün çocuklarını değil, geleceğin Türkiye'sini şekillendirecek bir adım olarak görülüyor.