Türkiye'de eğitim sisteminin temel direği olan öğretmenlerin ve genel olarak üniversite mezunu nitelikli işgücünün ekonomik durumu, tartışmaların odağında yer alıyor. Eğitim Bilimleri uzmanı Prof. Dr. Necati Cemaloğlu, bu hassas konuya dair çarpıcı ve radikal bir çıkış yaparak, mevcut ekonomik düzeni ve patronların ücret politikalarını sert bir dille eleştirdi. Cemaloğlu, asgari ücrete yapılan artışların, maalesef öğretmen, doktor ve diğer yükseköğrenimli meslek gruplarının ücretlerini aşağı çekmek için bir bahane olarak kullanıldığını belirtti. Bu durumun, nitelikli emeğin değersizleşmesine yol açtığını vurguladı. Uzman isim, bu sorunun kökten çözümü için hukuki bir zorunluluk önerdi: Üniversite diplomasıyla uyumlu bir mesleği icra eden herkes için asgari ücretin en az üç katı maaş ödenmesi yasal güvence altına alınmalıdır. Ayrıca, mevcut sendikal düzenin yetersizliğini işaret ederek, çalışanların emeğinin karşılığını alabilmesi için acilen grevli ve toplu sözleşmeli sendika hakkının tanınması gerektiğini savundu. Bu açıklamalar, kamu çalışanları arasında büyük yankı uyandırdı ve düzenleme çağrısına geniş destek geldi.
Prof. Cemaloğlu'ndan Öğretmen Maaşlarına Sert Tepki: "Nitelikli Meslekler Açlık Sınırına İtiliyor"
Türkiye'de uzun süredir gündemde olan öğretmen maaşlarının yetersizliği yeniden alevlenirken, Eğitim Bilimleri uzmanı Prof. Dr. Necati Cemaloğlu'ndan dikkat çeken bir değerlendirme geldi. Hem öğretmenlerin hem de üniversite mezunlarının gelir kaybına uğradığını vurgulayan Cemaloğlu, işverenlerin asgari ücrete yapılan artışları bahane ederek nitelikli iş gücünü düşük ücretlere mahkûm ettiğini söyledi.
Cemaloğlu açıklamasında, "Asgari ücretteki artış gerekçe gösterilerek öğretmen, doktor, mühendis ve diğer yükseköğrenimli çalışanlar açlık sınırında maaşlarla karşı karşıya bırakılıyor. Bu sürdürülebilir bir tablo değil" ifadelerini kullandı.
Prof. Cemaloğlu, nitelikli iş gücünün korunması için yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirterek çarpıcı bir öneri sundu. Üniversite diploması ile çalışan her bireye, mesleği ne olursa olsun, asgari ücretin en az üç katı tutarında bir maaş ödenmesini zorunlu kılan bir düzenlemenin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Cemaloğlu'na göre bu model, hem emeğin değersizleşmesini önler hem de mesleki motivasyonu ve istihdam kalitesini artırır. Uzman, "Eğitimin niteliği, öğretmenin yaşam standartlarından bağımsız düşünülemez. Öğretmenine değer vermeyen toplum, geleceğine de değer vermez" dedi.
Cemaloğlu, sorunların yalnızca maaş düzenlemesiyle çözülemeyeceğini belirterek sendikal haklara da vurgu yaptı. Mevcut sendikal yapının çalışanları korumakta yetersiz kaldığını söyleyen uzman, grev ve toplu sözleşme hakkının güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
"Grevli–toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmadan çalışanların emeğini savunma imkânı yoktur. Bu hak ortada olmadığı sürece öğretmen, sağlık çalışanı ve diğer nitelikli meslek grupları ekonomik olarak hep geride kalacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Cemaloğlu'nun açıklamaları kısa sürede sosyal medyada büyük etkileşim yarattı. Öğretmenler, akademisyenler ve kamu çalışanları, mevcut maaş seviyelerinin mesleğin değerini yansıtmadığını belirterek uzman görüşüne destek verdi.
Birçok eğitimci, "Üniversite mezunu kişinin mesleğine yakışır ücret alması temel bir hak" yorumunda bulundu. Kullanıcılar, ekonomik koşulların öğretmenlik mesleğini her geçen gün zorlaştırdığını, genç öğretmenlerin ise geçim kaygısı nedeniyle motivasyon kaybı yaşadığını dile getirdi.
Sektördeki genel beklenti, öğretmen ve diğer nitelikli meslek gruplarının ücretlerini koruyan, piyasa koşullarına uyumlu ve mesleki niteliği temel alan bir maaş politikasının hayata geçirilmesi yönünde yoğunlaşıyor.
Uzmanlara göre ücret skalasının iyileştirilmesi, sadece çalışanları değil eğitim sisteminin genel kalitesini de doğrudan etkileyecek. Öğretmenin güçlendirilmesi, gelecek nesillerin eğitimine yapılmış en stratejik yatırım olarak görülüyor.