Kamu Hakem Kurulu'nun 2026-2027 yıllarına ilişkin memur maaş zammı kararı, Türkiye tarihinde ilk kez Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz'in başvurusu, memur hakları konusunda yeni bir hukuki dönemin kapısını aralayabilir.
Memur ve memur emeklilerinin 2026-2027 yılı toplu sözleşme zam oranlarına ilişkin Kamu Hakem Kurulu kararı, Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşındı. Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz, kurulun belirlediği ve sendikalarca yetersiz bulunan %11+%7 ve %5+%4'lük zam oranlarının Anayasa'nın sosyal devlet ilkesi dahil 6 maddesine aykırı olduğunu savunarak bireysel başvuruda bulundu. Çilesiz'in avukatı, AYM'nin başvuruyu kabul etmesi halinde zam kararının durdurulacağını ve TBMM'nin daha yüksek bir oran belirlemek zorunda kalacağını belirtti. Bu karar, ilerideki toplu sözleşme süreçleri için emsal oluşturabilir.
Memur maaş zammı sürecinde Türkiye tarihinde bir ilk yaşandı.
Kamu Hakem Kurulu'nun 2026-2027 yıllarını kapsayan toplu sözleşme kararı, ilk kez Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gündemine taşındı.
Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz, kurulun açıkladığı zam oranlarının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek yüksek mahkemeye bireysel başvuruda bulundu. Çilesiz, "Hakem kararlarına yargı yolu kapalı olsa da bireysel başvuru hakkı açık. AYM'den sonuç alamazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar gideceğiz." açıklamasını yaptı.
Başvuruda, Kamu Hakem Kurulu'nun belirlediği zam oranlarının Anayasa'nın sosyal devlet ve adalet ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürüldü. Çilesiz'in avukatı Ali Erdem Gündoğan, AYM'nin başvuruyu incelemeye aldığını belirterek, "Eğer başvuru kabul edilirse, zam kararı durdurulabilir. Bu durumda TBMM'nin yeniden düzenleme yapması gerekecek." dedi.
Hazırlanan dilekçede, kararın Anayasa'nın 6 ayrı maddesine aykırı olduğu savunuldu.
Dilekçede ayrıca, enflasyonun altında yapılan zammın "sosyal devlet ilkesini zedelediği, gelir adaletsizliğini derinleştirdiği" vurgulandı. Çilesiz, başvurusunda sadece kararın iptalini değil, aynı zamanda hak ihlali nedeniyle 10 TL'lik sembolik tazminat talebini de dile getirdi.
Toplu sözleşme sürecinde hükümetin teklifi, 2026 yılı için %11 + %7, 2027 yılı için %4 + %4 oranında zam öngörüyordu.
Ancak memur sendikalarının teklifi yetersiz bulması üzerine devreye giren Kamu Hakem Kurulu, oranları yalnızca bir puan artırarak, 2026 için %11 + %7, 2027 için %5 + %4 olarak kesinleştirdi.
Bu karar, milyonlarca memur ve memur emeklisi tarafından tepkiyle karşılanmış, "enflasyonun altında zam" tartışmaları ülke gündemine oturmuştu.
Eğer Anayasa Mahkemesi başvuruyu kabul eder ve yürütmeyi durdurma kararı verirse, Türkiye'de ilk kez bir toplu sözleşme kararı yargısal denetime tabi tutulmuş olacak.
Bu da ilerleyen yıllarda memurların maaş belirleme süreçlerinde, yargı yolunun yeniden açılması açısından emsal teşkil edecek bir döneme zemin hazırlayabilir.
Uzmanlara göre, AYM'nin vereceği olası bir iptal kararı, yalnızca memurların maaşlarını değil, aynı zamanda sendikal hakların uygulanma biçimini de kökten değiştirebilir.
Başvurunun kabul edilmesi halinde, AYM kararının ardından TBMM'nin zam oranlarını yeniden belirlemesi gündeme gelecek.
Bu durum, toplu sözleşme sisteminin yasal dayanaklarını ve Kamu Hakem Kurulu'nun yetkilerini tartışmaya açabilir.
Ekonomi çevreleri, başvurunun kabul edilmesinin "memur maaş düzenlemelerinde yargı bağımsızlığının güçlenmesi" açısından büyük önem taşıdığını ifade ediyor.
Milyonlarca memur ve emekli, AYM'nin vereceği kararı bekliyor.
Eğer başvuru kabul edilirse, yalnızca 2026-2027 zam oranları değil, gelecekte yapılacak toplu sözleşme süreçleri de köklü biçimde değişebilir.
Bu gelişme, Türkiye'de sosyal hukuk devleti ilkesinin uygulanması açısından da tarihi bir adım olarak değerlendiriliyor.