Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gazi Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı çalışanlarının isimleri kullanılarak sahte e-imza ile düzenlenen diplomalar ve sınav belgeleriyle ilgili çarpıcı bir soruşturma başlattı. 134 kişi hakkında iddianame hazırlanırken, usulsüzlüklerin deprem mağdurlarının belgelerine kadar uzandığı belirlendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü büyük soruşturma, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gazi Üniversitesi'nde sahte e-imza kullanılarak yapılan akıl almaz usulsüzlükleri ortaya çıkardı. Diplomaların değiştirildiği, sınav sonuçlarının manipüle edildiği ve hatta depremde hayatını kaybedenlerin verilerinin dahi kullanıldığı skandalda 134 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.
MEB ve Gazi Üniversitesi'nde Dev Sahte E-İmza Skandalı! Milyonluk Usulsüzlükler Ortaya Çıktı
Türkiye, eğitim ve bürokrasi dünyasını sarsan dev bir sahte e-imza skandalıyla çalkalanıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu tarafından titizlikle yürütülen soruşturma, Gazi Üniversitesi ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesindeki çalışanların kimlik bilgilerinin çalınarak sahte e-imzalar oluşturulduğunu ve bu yolla milyonlarca liralık usulsüzlük yapıldığını gözler önüne serdi. Skandalın ilk aşamasında, aralarında 16'sı tutuklu bulunan 134 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.
Soruşturmada ortaya çıkan detaylar, yolsuzluğun boyutlarını gözler önüne seriyor. Şüphelilerin, devlete ait güvenlik sistemleri olan TÜRKTRUST ve E-İMZATR'yi manipüle ederek çok sayıda usulsüz işlem gerçekleştirdiği belirtiliyor. Bu işlemler arasında;
Sahte üniversite diplomaları düzenlenmesi,
Sürücü belgesi sınavlarında başarısız olan adayların sonuçlarının usulsüzce değiştirilmesi,
Akademik atamalarda e-imza kullanılarak usulsüzlük yapılması bulunuyor.
Bu yasa dışı işlemler karşılığında, şüphelilerin 400 bin liraya varan ödemeler aldığı tespit edildi.
Skandalın en tüyler ürpertici detaylarından biri ise, 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden avukatlara ait diplomaların sistemden silinerek, yerlerine başka kişilerin kayıtlarının eklenmesi oldu. Bu durum, suç örgütünün ne denli pervasızca hareket ettiğini gözler önüne serdi.
Ayrıca, hazırlanan iddianamede yaklaşık 400 akademisyenin de bu usulsüz atama süreçlerinde rol oynadığı, şüpheliler arasında çoğunluğun doçent ve profesör unvanına sahip olduğu bilgisi yer aldı. Bu durum, akademik etik ve liyakat ilkelerine büyük bir darbe vurduğu yorumlarına neden oldu.
Hazırlanan iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte, şüpheliler hakkında yargılama süreci resmen başladı. Zanlılar, 'ÖSYM Kanunu'na muhalefet', 'resmi belgede sahtecilik', 'bilişim sistemine girme' ve 'verileri hukuka aykırı ele geçirme' gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararlılıkla sürdürdüğü bu soruşturma ve ardından başlayacak yargılama sürecinin, benzer usulsüzlüklerin önüne geçilmesi ve kamu güveninin yeniden tesis edilmesi açısından büyük önem taşıdığı belirtiliyor.