Anamur Rüştü Kazım Yücelen Ortaokulu Müdürü Sayın Ender KARA'nın, görev yaptığı okulda bir öğrenci tarafından silahlı saldırıya uğraması, Türkiye'de eğitim kurumlarının artık güvenli alanlar olmaktan çıktığının en açık ve en acı göstergesidir. Bu saldırı bir "anlık öfke" değil; yıllardır sürdürülen yanlış eğitim, disiplin ve yönetim politikalarının kaçınılmaz sonucudur.
Bilimsel araştırmalar açıkça göstermektedir ki;
otoriteyi zayıflatan, öğretmeni değersizleştiren, disiplin mekanizmalarını işlevsizleştiren eğitim sistemlerinde şiddet kaçınılmazdır. Türkiye'de son on yılda okullarda artan öğretmen şiddeti, tam da bu sistematik çöküşün ürünüdür.
Bugün öğretmen, öğrenci ve veli karşısında hukuken ve kurumsal olarak yalnız bırakılmıştır.
Disiplin yetkisi elinden alınmış, karar alma gücü yok edilmiş, CİMER ve benzeri şikâyet mekanizmalarıyla sürekli tehdit edilen bir öğretmenin, okulda otorite kurması bilimsel olarak da fiilen imkânsız hale getirilmiştir.
Bu şartlar altında yaşanan saldırının faili sadece tetiği çeken değil;
bu sistemi kuran, sürdüren ve görmezden gelen idari ve siyasi akıldır.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI DOĞRUDAN SORUMLUDUR
Milli Eğitim Bakanlığı yıllardır:
Okullardaki şiddeti görmezden gelmiş,
Öğretmenleri disiplin aracı olmaktan çıkarmış,
Eğitim kurumlarını güvenliksiz bırakmış,
Rehberlik, psikolojik destek ve risk analizi mekanizmalarını çökertmiştir.
Bugün bir okul müdürü kendi okulunda silahla vuruluyorsa bu, bakanlığın güvenlik, disiplin ve öğrenci izleme politikalarının çöktüğünün belgesidir.
Bu artık sadece bir güvenlik meselesi değil;
Milli eğitimin var oluş meselesidir.
TALEPLERİMİZ NET VE TARTIŞMASIZDIR
Buradan Milli Eğitim Bakanlığı'na açıkça sesleniyoruz:
Okullarda fiili güvenlik sistemi kurulmalıdır.
Riskli okullara silahsız özel güvenlik, kamera ve giriş kontrolü zorunlu hale getirilmelidir.
Disiplin yönetmelikleri yeniden düzenlenmelidir.
Öğretmen ve yöneticilerin yaptırım yetkileri geri verilmelidir.
Riskli öğrenciler için psikolojik ve adli takip sistemi kurulmalıdır.
Şiddet eğilimi gösteren öğrenciler için özel izleme ve yönlendirme mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Öğretmeni hedef haline getiren CİMER ve benzeri şikâyet sistemleri yeniden düzenlenmelidir.
Öğretmenler idari linç mekanizmalarına karşı korunmalıdır.
Eğitimciler "kamu görevlisine saldırı" kapsamında özel koruma altına alınmalıdır.
SON SÖZÜMÜZ NETTİR
Bir öğretmenin, bir okul müdürünün can güvenliğini sağlayamayan bir eğitim sistemi meşruiyetini zamanla kaybedecektir.
Biz eğitimciler, bilgi üretirken hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda değiliz.
Okullarımız suç mahalli değil, ilim ve irfan yuvası olmak zorundadır.
Bu saldırının üzeri örtülürse, sıradaki kurşun hepimizin üzerinedir.
Eğitim çalışanları susmayacak.
Bu çöküşe teslim olmayacağız.
Bu düzen değişene kadar mücadele edeceğiz.