Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından açıklanan 2025-2026 eğitim öğretim yılı takvimi, yeni dönemin 1 Eylül'de başlamasıyla birlikte öğretmenler ve okul yöneticileri için yoğun bir haftaya neden oldu. Birinci ve beşinci sınıf öğrencilerinin uyum eğitimi ile okula erken başlaması, eğitimcileri bir dizi toplantı ve hazırlık çalışmasını sıkışık bir zaman dilimine sığdırmak zorunda bıraktı. Bu durum, okullarda işlerin aksamasına ve ciddi bir mağduriyetin ortaya çıkmasına yol açtı.
Normalde daha geniş bir zamana yayılan hazırlık süreçleri, bu yıl erken uyum haftası nedeniyle bir haftalık kısa bir periyoda sıkıştırıldı. Okulların başlamasından hemen önce öğretmenlerin Maarif Modeli eğitimine katılması, ardından öğretmenler kurulu toplantıları, okul ve ilçe zümre toplantıları, rehberlik ve velilere uyum eğitimi gibi kritik buluşmaların peş peşe gelmesi, eğitimcilerin planlama yapmasını zorlaştırdı.
Özellikle birinci sınıf öğretmenleri, uyum eğitimlerinin yanı sıra velilerle tanışma toplantılarını da bu sıkışık takvime sığdırmak zorunda kaldı. Okul müdürleri ve ilçe milli eğitim müdürleri de aynı şekilde, üst düzey toplantılar ve hazırlık çalışmalarını eş zamanlı yürütmek zorunda kalarak büyük bir baskı altına girdi.
Bir haftaya yığılan bu yoğun program, birçok okulda organizasyonel aksaklıklara ve iş yükünün artmasına neden oldu. Öğretmenler ve okul yöneticileri, bu sıkışık takvimin eğitimin niteliğini olumsuz etkilediğini ve hazırlık süreçlerinin verimini düşürdüğünü belirtiyor.
Eğitim camiası, MEB'den 2026-2027 eğitim öğretim yılı için daha makul ve planlı bir takvim oluşturmasını bekliyor. Öğretmenler ve yöneticiler, eğitim-öğretime hazırlık süreçlerinin daha rahat bir zamana yayılması ve bu tür mağduriyetlerin bir daha yaşanmaması için bakanlığın eleştirileri dikkate almasını umuyor. Bu yaşananlar, eğitim sistemindeki planlama süreçlerinin gözden geçirilmesi gerektiğine dair önemli bir uyarı niteliği taşıyor.