Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen), İstanbul'da açtığı çığır açıcı bir davada hukuki bir zafer elde etti. Yüksek mahkeme, sendika temsilcisi davet edilmeden toplanan üniversite disiplin kurulu tarafından verilen bir cezanın iptaline hükmetti. Bu karar, kamu görevlilerinin disiplin süreçlerindeki sendikal temsil hakkının mutlakiyetini teyit etmesi bakımından emsal niteliği taşıyor.
İstanbul'da bir üyesine verilen disiplin cezasının kaldırılması talebiyle başlatılan yargı sürecinde, mahkeme dikkat çekici bir usul hatasını tespit etti. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesi, cezaya yönelik itirazı inceleyenüniversite disiplin kurulunun, üyenin bağlı bulunduğu sendikanın temsilcisini toplantıya davet etmediğini ve temsilci olmaksızın karar verdiğini netleştirdi.
Mahkeme'nin gerekçeli kararı, bu konuya açıklık getirdi: Hakkında disiplin soruşturması yürütülen bir devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisinin, disiplin kurullarında bulunması, hukuki sürecin "asli şekil şartı"olarak kabul edilmektedir. İlgili idarenin (davalı idare), sendika temsilcisinin toplantıya katılımını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediği, buna dair herhangi bir bildirimde bulunmadığı vurgulandı.
Sendika temsilcisinin katılımı sağlanmadan, kınama cezasına yapılan itiraz hakkında alınan kararda bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı kesinleşti. Bölge İdare Mahkemesi, bu usul eksikliği göz ardı edilerek daha önce verilen ilk derece mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediğini kayda geçirdi.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Dava Dairesi'nin bu kararı, memurların disiplin mekanizmalarındaki haklarınınkorunmasında kritik bir dönemeç oluşturuyor. Karar, sendika temsilcisine katılım imkanı sunulmayan üniversite disiplin kurulu kararlarının, sadece bu temel gerekçeyle bile iptal edilebileceğini somut bir şekilde kanıtlaması yönüyle yüksek bir emsal değere sahiptir. Eğitim-Bir-Sen bu kararla, üyelerinin sendikal güvencelerinin sarsılmazlığını bir kez daha yargı önünde teyit ettirmiş oldu.