Ceza infaz kurumlarında görev yapan okul müdürleri ve idareciler için uzun süredir devam eden hak mücadelesi sonuç verdi. Mahkeme, bu yöneticilerin de yüzde 25 artırımlı ek ders ücretinden yararlanmasına hükmetti.
Ceza infaz kurumları bünyesindeki okullarda görev yapan okul müdürleri ve idarecilerin uzun süredir devam eden hak mücadelesi, mahkemenin verdiği emsal niteliğindeki kararla başarıya ulaştı. Eğitim-İş sendikasının açtığı dava sonucunda, mahkeme bu idarecilerin de öğretmenler gibi yüzde 25 artırımlı ek ders ücretinden faydalanabileceğine hükmetti. Kararın gerekçesinde, zorlu fiziki şartlarda görev yapan idareciler için fiilen derse girme şartının aranamayacağı belirtilerek, eğitim camiasındaki mali eşitsizlik giderildi.
Eğitim alanında yıllardır süren bir adaletsizlik, mahkemeden çıkan emsal nitelikli kararla sona erdi.
Ceza infaz kurumlarında görev yapan okul müdürleri ve idareciler, artık öğretmenlerle birlikte yüzde 25 artırımlı ek ders ücretinden faydalanabilecek.
Bu karar, eğitim emekçileri açısından önemli bir hukuki kazanım olarak değerlendiriliyor.
Çünkü mevcut uygulamada, aynı zorlu koşullarda çalışan öğretmenler zamlı ek ders ücretinden yararlanırken, okul müdürleri ve idareciler bu haktan "fiilen derse girmedikleri" gerekçesiyle mahrum bırakılıyordu.
Uzun süredir sendikalar tarafından gündeme getirilen bu adaletsizlik, Eğitim-İş Sendikası'nın açtığı dava sonucu giderilmiş oldu.
Davayı görüşen mahkeme, okul müdürlüğü görevinin fiilen ceza infaz kurumu yerleşkesinde yapılmasının artırımlı ek ders ücreti için yeterli olduğuna hükmetti.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Okul müdürlüğü görevinin fiilen ceza infaz kurumu yerleşkesinde yapılması yeterlidir. Bu nedenle ayrım gözetilmeksizin artırımlı ek ders ücreti ödenmesi gerekir. Aksi yöndeki işlem hukuka uygun değildir."
Mahkeme, böylece öğretmen-idareci ayrımı yapılmaksızın aynı koşullarda görev yapan tüm eğitim çalışanlarının eşit haklardan yararlanması gerektiğini açıkça ortaya koydu.
Kararın, benzer durumda olan tüm cezaevi okulu yöneticileri için emsal teşkil edeceği vurgulandı.
Kararın ardından açıklama yapan Eğitim-İş Sendikası, eğitim çalışanlarının mali ve özlük hakları için yürüttükleri hukuki mücadelenin süreceğini belirtti.
Sendika yetkilileri, bu kararın yalnızca ceza infaz kurumlarında görev yapan idareciler için değil, aynı zamanda tüm eğitim camiası için adalet ve eşitlik yönünde atılmış önemli bir adım olduğunu ifade etti.
Eğitim-İş, yıllardır sürdürdüğü bu davaların sonucunda liyakat, emek ve hakkaniyet ilkelerinin bir kez daha yargı kararıyla tescillendiğini hatırlatarak, "Eğitim emekçilerinin haklarını korumaya devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.
Cezaevlerinde görev yapan okul idarecilerinin görev tanımları gereği, yüksek güvenlikli ve psikolojik olarak yıpratıcı bir ortamda çalıştıkları biliniyor.
Uzmanlar, bu nedenle öğretmenler ile idareciler arasında ücret farkı yaratılmasının "eşit işe eşit ücret" ilkesine aykırı olduğunu vurguluyordu.
Mahkemenin son kararı, hem eğitimde eşitlik ilkesini pekiştiren, hem de kamu personel rejiminde adalet duygusunu yeniden güçlendiren bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bu karar, sadece cezaevi okullarında görev yapan idareciler için değil, benzer koşullarda çalışan tüm eğitim yöneticileri için emsal teşkil eden bir kazanım oldu.
Eğitim sendikaları, bundan sonraki süreçte de eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları için hukuki mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini açıkladı.
Yargının bu kararı, "aynı işi yapan, aynı koşullarda çalışan herkesin eşit haklara sahip olması gerektiği" yönündeki evrensel ilkenin Türkiye'de bir kez daha teyit edilmesi anlamına geliyor.