Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) öğrenci seçme sürecinin yaklaşmasıyla birlikte, öğretmenlerin Valilik onayıyla re'sen (zorla) görevlendirilmesi, eğitim sendikalarının sert tepkisine neden oldu. Eğitim-İş Sendikası, bu uygulamanın hem gönüllülük esasına hem de hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek Millî Eğitim Bakanlığı (MEB)'a kapsamlı bir başvuru yazısı gönderdi. Sendikanın itirazının temelinde, 20 Mart 2025'te değişen ek ders düzenlemesi yatıyor. Yeni düzenleme gereği hafta içi yapılan BİLSEM uygulama sınavlarında öğretmenlere ek ders ücreti ödenememesi, ciddi bir motivasyon kaybı ve emek sömürüsü yarattığı ifade ediliyor. Eğitim-İş, daha önceki mahkeme kararlarını hatırlatarak, görevlendirmenin ücretsiz angarya niteliğinde olmaması gerektiğini ve ek ders ücretinin yeniden düzenlenmesini talep etti.
Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) öğrenci seçme sürecine sayılı günler kala, illere gönderilen yeni görevlendirme talimatları eğitim camiasında önemli bir tartışmayı gündeme taşıdı. Millî Eğitim Bakanlığı'nın Valilik onayıyla öğretmen ve yöneticileri re'sen görevlendirmeye yönlendiren uygulaması, öğretmen sendikalarının tepkisini çekti.
Bu kapsamda Eğitim-İş Sendikası, söz konusu uygulamanın hem mevzuata hem de çalışma barışına aykırı olduğunu belirterek MEB'e kapsamlı bir resmi yazı gönderdi. Yazıda, özellikle gönüllülük ilkesinin hiçe sayılarak öğretmenlerin zorunlu göreve çağrılmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Sendika tarafından yapılan açıklamada, illere gönderilen talimatlarda öğretmen ve yöneticilerin "Valilik onayı ile zorunlu görevlendirilmesi"nin sahada ciddi huzursuzluk oluşturduğu ifade edildi.
Eğitim-İş, söz konusu uygulamanın hem öğretmen motivasyonunu düşürdüğünü hem de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savundu.
20 Mart 2025'te yürürlüğe giren ek ders değişikliği de tartışmaların merkezinde yer alıyor. Değişiklik nedeniyle:
Hafta içi yapılan BİLSEM uygulama sınavlarında görev alan öğretmenlere ek ders ücreti ödenmiyor.
Bu durum hem mali kayıp hem de motivasyon kaybı yaratıyor.
Sendika, geçmiş yargı kararlarına dikkat çekerek sınav görevlerinde 5 saate kadar ek ders ücreti ödenmesi gerektiğini hatırlattı. Yeni düzenlemenin, öğretmen emek ve zamanını karşılamaktan uzak olduğu vurgulandı.
Eğitim-İş'in MEB'e sunduğu talepler arasında şu başlıklar öne çıkıyor:
Görevlendirmelerde gönüllülük esas alınmalı, re'sen görevlendirme sona erdirilmeli.
Ek ders maddesi yeniden düzenlenmeli;
Hafta içi görevlerde 5 saat,
Hafta sonu ve mesai dışı görevlerde 10 saat ek ders ücreti ödenmeli.
Hafta içi sınav uygulamalarının BİLSEM öğretmenlerinin ders programlarını olumsuz etkilediği için uygulama sınavları hafta sonuna kaydırılmalı.
Sendika, zorunlu görevlendirmenin "angarya niteliği taşıdığı" ve hizmet verimliliğini düşürdüğünü vurguladı.
BİLSEM tanılama süreci, doğru planlandığında üstün yetenekli çocukların eğitim yolculuğunda kritik bir aşama oluşturuyor. Ancak öğretmenlerin gönüllülük dışında göreve çağrılması ve ek ders ödemelerinin yapılmaması, bu sürecin en önemli paydaşlarını küstürme riski taşıyor. Eğitim sistemi, öğretmenin motivasyonu ile ayakta durur; bu nedenle MEB'in sendikaların uyarılarını dikkate alması hem sürecin sağlığı hem de çalışma barışının korunması açısından hayati önem taşıyor.
BİLSEM öğrenci seçme süreci, her yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim gündeminin en sıcak başlıkları arasında. Ancak mevcut durumda:
Öğretmenlerin zorunlu göreve çağrılması,
Hafta içi yapılan sınavlarda ek ders ücreti ödenmemesi,
Ders saatlerinin aksaması,
Sendikaların sahadan gelen güçlü itirazları
göz önünde bulundurulduğunda MEB'in kısa sürede bir düzenleme yapması kaçınılmaz görünüyor.
Öğretmenlerin "emek karşılığı olmadan göreve zorlanması" eleştirisi sadece sendikal bir çıkış değil, aynı zamanda eğitim hizmetinin niteliğine dair önemli bir uyarıdır. BİLSEM sürecinin sağlıklı ilerlemesi, öğretmenin desteklenmesi ve adil bir düzenleme yapılmasıyla mümkün olacaktır.