Avrupa'nın vize politikalarında Türk vatandaşlarına yönelik artan kısıtlamalar, ihracattan sanata birçok alanda ciddi aksamalara yol açıyor. İş insanları belgelerini tamamlasa da vize reddiyle karşılaşıyor, sektörel kayıplar artıyor. Avrupa ülkelerinin Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulamalarını giderek daha da kısıtlayıcı hale getirmesi, iş dünyasından sanata, spordan akademiye kadar birçok sektörü çıkmaza soktu. İhracatını artırmak için uluslararası fuarlara katılmak isteyen iş insanları, yoğun bürokrasi ve eksiksiz belgelere rağmen vize alamamaktan şikayetçi. Bu durumun Türkiye'ye haksız rekabet ortamı yarattığı belirtilirken, Avrupa ile ilişkilerdeki bu "siyasi bariyer"in büyüdüğü ifade ediliyor. İşte vize krizinin sektörlere yansımaları ve uzmanların yorumları...
Vize Krizi Büyüyor: İhracatçılar, Sanatçılar, Sporcular... Avrupa Engeli Her Kesimi Vuruyor!
Son dönemde Avrupa ülkelerinin Türk vatandaşlarına uyguladığı vize rejimindeki katılaşma, iş dünyasından kültüre, spordan sanata kadar geniş bir yelpazede ciddi mağduriyetlere yol açıyor. İhracatını geliştirmek, yeni pazarlar keşfetmek için yurt dışı fuarlara katılmak isteyen iş insanları, istenen tonlarca belgeyi eksiksiz sunsalar dahi vize engeline takılarak büyük ticari kayıplar yaşıyor. Bu durumun Türkiye aleyhine haksız bir rekabet ortamı yarattığı ve sorunun artık kronikleştiği ifade ediliyor.
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, Avrupa ülkelerine yapılan vize başvurularındaki zorlukların artık somut ticari kayıplara dönüştüğünü belirtiyor. Dalgakıran'a göre, sadece şirket sahipleri değil, binlerce çalışanın yurt dışı görevlendirmeleri de bu vize engeline takılarak aksıyor. "Yeşil pasaportla bu engeli aşmaya çalışıyoruz ancak yakında ona da sınır koyacaklar diye endişeliyiz," diyen Dalgakıran, Avrupa ile süregelen köklü iş ilişkilerinin bu bürokratik ve siyasi engellere takılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Züccaciyeciler Derneği Başkanı Burak Önder de, özellikle Schengen ve ABD vizelerinde yaşanan artan zorluklara dikkat çekiyor. Önder, küresel ticarette hızla yükselen Çin'in, iş insanlarının saha ziyaretlerini rahatlıkla sürdürebildiğini, buna karşın Türk iş dünyasının hareket kabiliyetinin kısıtlanmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz ise yaşadıkları çaresizliği çarpıcı bir örnekle özetliyor: "Tapudan faaliyet raporlarına kadar istenen her belgeyi sunsak da maalesef vize alamıyoruz." Öksüz, bu vize krizine çözüm olarak gündeme gelen yeşil pasaportun kapsamının genişletilmesi önerisinin de bazı meslek grupları açısından karmaşaya yol açabileceği uyarısında bulundu.
İTHİB Başkanı Öksüz, konsoloslukların vize ret gerekçesi olarak artan başvuru sayılarını öne sürdüğünü; ancak vize sürelerinin eskiye nazaran çok daha kısa verilmesinin de bu başvuru sayılarındaki artışın temel nedeni olduğunu belirtti. Yani, daha sık başvuru yapmak zorunda kalındığı için sayıların arttığını vurguladı.
Adnan Dalgakıran ise sorunun sadece bürokratik değil, aynı zamanda sosyo-politik boyutları olduğuna işaret ediyor. Türkiye'nin Avrupa'ya yönelik bir göç yolu haline gelmesinin, vize politikalarını etkilediğini savunan Dalgakıran, "Verilere göre yaklaşık 1 milyon Türk vatandaşı bu yolla yurt dışında yaşıyor" açıklamasını yaparak, Avrupa'nın bu durumu bir güvenlik endişesi olarak gördüğünü ima etti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, vize meselesinin artık basit bir bürokratik sıkıntı olmaktan çıkıp sürekli tekrar edilen ve bir türlü çözülemeyen yapısal bir sorun haline geldiğini ifade etti. Yalçındağ, "Her platformda Türkiye-AB ilişkilerinin önemini dile getiriyoruz. Ancak vize konusu artık sadece yorucu bir bürokrasi değil, siyasi bir bariyer haline geldi," sözleriyle Avrupa'nın sorunun çözümünde isteksiz davrandığını belirtti.
Yalçındağ, Avrupa'nın geçmişten gelen önyargılardan sıyrılamaması durumunda, yeni ticari ve kültürel iş birliği fırsatlarının kaçırılacağını dile getirdi. "Evrensel değerler, gündelik siyasi çıkarlar uğruna harcanmamalı," diyerek Avrupa ülkelerini daha kapsayıcı ve adil bir politika izlemeye davet etti.
Bu derinleşen vize krizi, Türkiye'nin Avrupa ile olan ilişkilerinde hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi bir sınav niteliği taşıyor. Sorunun çözümü için hem Türkiye'den hem de Avrupa'dan siyasi irade ve somut adımlar bekleniyor.