Eğitim alanında önemli bir hukuki gelişme yaşandı. Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) tarafından İzmir ve Tokat'ta açılan davalar neticesinde, norm kadro fazlası öğretmenlerin aile bütünlüğünü bozacak şekilde başka ilçelere yapılan resen atamaları, mahkemeler tarafından hukuka aykırı bulundu. Bu kararların, benzer durumdaki binlerce öğretmen için emsal teşkil etmesi bekleniyor.
İzmir'de, ikamet ettiği yerden tam 120 kilometre uzaklıktaki başka bir ilçeye resen atanan öğretmen adına açılan davada, yargı atama işlemini iptal etti. İzmir 5. İdare Mahkemesi, söz konusu atamanın, öğretmen ve ailesi açısından aile bütünlüğü ve ulaşım yönünden ölçülülük ilkesini ihlal ettiği sonucuna vardı.
Mahkeme kararında, öğretmen ve ailesi bakımından mağduriyet doğuracak, kamu ve birey menfaati arasındaki dengeyi bozacak resen atamanın hukuka aykırı olduğu net bir dille belirtildi. Bu kararın Bölge İdare Mahkemesi tarafından onanması durumunda, aynı durumda olan tüm norm kadro fazlası öğretmenler için bağlayıcı bir emsal oluşturması bekleniyor.
Tokat'ta ise durum biraz daha farklı bir boyutta ele alındı. Eşi zorunlu yer değişikliğine tabi olan bir öğretmenin, kendi talebi olmaksızın sadece norm kadro fazlası gerekçesiyle başka bir yere atanmasına ilişkin işlemin yürütmesi mahkeme tarafından durduruldu.
Tokat İdare Mahkemesi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 72. maddesi ve ilgili yönetmeliklere atıfta bulunarak, zorunlu yer değişikliğine tabi kamu görevlisinin eşinin, norm kadro fazlalığı sebebiyle başka bir yere atamayacağı hükmünü esas aldı. Mahkeme, öğretmenin eşinin görev yerinin değiştirilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını kesin bir şekilde vurguladı.
Her iki mahkeme kararında da, Anayasal bir yükümlülük olduğu hatırlatılan ailenin korunması ilkesinin altı çizildi. Mahkemeler, toplumun temeli olan ailenin korunması, huzur ve refahının sağlanması için gerekli tedbirleri almanın tüm kurumlar için bir Anayasal yükümlülük olduğunu bir kez daha hatırlattı. Alınan kararlar, idarenin keyfi atama işlemlerinde bu temel Anayasal ilkeyi göz ardı edemeyeceğini açıkça ortaya koydu.