İstanbul Büyükçekmece Adliyesi'nde yaşanan ve film senaryolarını aratmayacak boyuttaki emanet bürosu hırsızlık olayının adli süreci devam ederken, olayla ilgili tutuklanan memur K.D.'nin Sulh Ceza Hakimliği'ndeki savunması detaylarıyla ortaya çıktı. Yaklaşık 25 kilogram altın ve 50 kilogram gümüşün buharlaştığı dev soygun dosyasında, soruşturmanın seyri K.D.'nin iddialarıyla derinleşiyor.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, emanet kasalarının boş bulunması üzerine geniş çaplı bir soruşturma başlatıldı. Gözaltına alınan büro memuru K.D., çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından "zimmet" suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Hakimliğin tutuklama kararı, dosyaya giren kritik delillere dayanıyor. Kararda; kamera kayıtları, tanık beyanları, telefon inceleme tutanakları, görüntü analiz raporları ve kaybolan emanetlerin büyük miktarı göz önüne alınarak, K.D.'nin kendisine atfedilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüpheyi destekleyen somut delillerin mevcut olduğu vurgulandı. Delillerin henüz tam toplanamamış olması ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutukluluk hali kararlaştırıldı.
Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'nde ifade veren K.D., hakkındaki tüm iddiaları kesin bir dille reddetti. Kasaların rutin olarak yalnızca yeni emanet geldiğinde ve üç aylık periyodik denetimler sırasında açıldığını belirten K.D., olayla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
K.D., firari durumdaki diğer şüpheli E.T. ile aralarında geçen WhatsApp yazışmalarını da mahkemeye aktardı. E.T.'nin kendisine "Evi sattım, eşyaları sattım" şeklinde mesajlar gönderdiğini anlatan K.D., bu sözlerin ardından şüphelenmeye başladığını söyledi:
"E.T.'nin borçları vardı. Tapuyu aradığımda 12'sinde evini sattığını öğrendim. Bunun üzerine hemen savcıya durumu bildirdim. Aklımıza önce kumar borcu ve ailevi sorunlar geldi, zira E.T.'nin sürekli online oyunlaroynadığını biliyorduk."
Tutuklu memur, E.T.'nin çevresindeki kişilerden ve adliye personelinden büyük meblağlarda borç aldığına, hatta bir polis memuruna 2 milyon 250 bin lira verdiğine dair duyumlar edindiğini de iddialarına ekledi.
En çarpıcı savunma noktası ise kasanın anahtarıyla ilgiliydi. K.D., güvenlik amacıyla kasanın anahtarının siyah bir çantada saklandığını ve bu bilginin sadece E.T.'de olduğunu ifade etti:
"Anahtarın tam olarak nerede tutulduğunu sadece o bilirdi. Öğle tatillerinde odada tek başına kalırdı. Kamera kayıtlarında, ayın 13'ünde bir araca poşet teslim ettiği görülüyor. O gün adliyeye silah müsaderesi için hiçbir araç gelmemişti."
Emanet bürosunda genellikle yalnız çalıştıklarını ancak yoğun dönemlerde E.T.'nin yardımına başvurduğunu belirten K.D., "Depoda bir ben varım, bir o var. İşi ona ben öğrettim, dışarıdan biri yardım etti mi bilmiyorum" diyerek kendisinin masumiyetini savundu.
K.D., uzun süredir yoğun iş temposu nedeniyle izne dahi çıkamadığını dile getirerek kendisinin de olayda mağdur olduğunu iddia etti. Tüm emanetlere E.T.'nin de rahatlıkla ulaştığını söyleyen K.D.:
"Benim yetişemediğim yüksek raflara o çıkar, emanetlerin numaralarını okur ve yerleştirirdi. İki yıldır doğru düzgün izin yapamadım. Aklımıza gelecek en son kişi E.T. idi."
Olayın Ortaya Çıkışı:
Emanet bürosunda çalışan işçi E.T.'nin uzun süre işe gelmemesi üzerine, Cumhuriyet Savcısı durumdan şüphelendi ve 1 Aralık'ta kasaların açılmasını istedi.
Kasaların tamamen boş olduğu tespit edildi. Soruşturma dosyalarına ait 50 kilogram gümüş ve 25 kilogram altındahil olmak üzere değerli eşyaların kayıp olduğu anlaşıldı.
İncelemeler, E.T.'nin eşi ve çocuklarıyla birlikte 19 Kasım'da İngiltere'ye firar ettiğini ortaya çıkardı.
Kamera kayıtlarında, E.T.'nin altın ve gümüşleri market arabası kullanarak tek seferde adliye dışına çıkardığı belirlendi.
E.T. ve eşi hakkında kırmızı bülten talepli yakalama kararı çıkarılırken, emanet memuru K.D. gözaltına alınarak tutuklandı.
Soruşturma, firari E.T.'nin yakalanması ve kayıp emanetlerin akıbetinin aydınlatılması amacıyla çok yönlü ve titizlikle sürdürülüyor.