19 Mayıs 1919, yalnızca bir takvim yaprağı değil; esarete başkaldırının, millet iradesinin şahlanışının, bağımsızlık tutkusunun tarihe kazındığı gündür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışı, emperyalizme karşı ilk kurşunun fikren atıldığı andır.
O gün Samsun'da yakılan meşale, Amasya'da "milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" şiarına, Erzurum ve Sivas'ta halkın iradesine, 23 Nisan'da Meclis'e ve 29 Ekim'de Cumhuriyet'e dönüşmüştür.
19 Mayıs; teslimiyetin değil direnişin, yılgınlığın değil azmin, umutsuzluğun değil yeniden doğuşun adıdır!
Milletin kaderi saraylarda değil, Anadolu'nun bağrında, halkın iradesiyle yazılmıştır.
Gençliğe hitaben söylenen her kelime, 19 Mayıs'ın ruhunu taşır:
"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
Bugün bu ruhu yaşatmak, 19 Mayıs'ı anlamak; sadece Atatürk'ü anmak değil, onun fikirlerini rehber edinmekle mümkündür.
Atatürkçü olmak; tam bağımsızlık ilkesine sahip çıkmak, hukukun üstünlüğünü savunmak, halkın egemenliğini esas almak demektir.
19 Mayıs; bir bayramdan öte, bir duruştur, bir iradedir, bir diriliştir.
Bugün bize düşen görev; gençliği umutla, inançla, kararlılıkla desteklemek, milli mücadele ruhunu gelecek kuşaklara taşımaktır.
Kutlu olsun 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı!
Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın tam bağımsız Türkiye!