AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, kendi partilerini yönetme konusunda ortaya çıkan siyasi zaafı ve siyasi cari açığı kapatmak için AK Parti ve Cumhur İttifakı'na karşı hakaretamiz bir dil kullanma yoluna gidiyor." dedi.
Çelik, partisinin genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Belediyelerin SGK'ye borçları ve konser harcamalarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuyla ilgili kullandığı "namussuzca verilen siyasi talimat" ifadesine ilişkin, "Bu kullandığı kelimeleri kendilerine aynen iade ediyoruz." dedi.
Partisinin, buna gerekli siyasi cevabı vereceğini, hukuki sürecin de hukuk kurulları tarafından değerlendirileceğini dile getiren Çelik, "Tabii bu, ana muhalefetin genel başkanına yakışmayan bir dildir." ifadesini kullandı.
CHP'nin "3-4 parça halinde" yönetildiğini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, kendi partilerini yönetme konusunda ortaya çıkan siyasi zaafı ve siyasi cari açığı kapatmak için AK Parti ve Cumhur İttifakı'na karşı hakaretamiz bir dil kullanma yoluna gidiyor. Ya da devletin olağan mekanizmaları işlerken hakimleri, savcıları, müfettişleri tehdit ediyorlar. Böylesine bir üslup içerisine gidiyorlar. Bunun Cumhuriyet Halk Partisi'ne faydası yok. Siyaset üretimindeki cari açık siyasi üslupsuzlukla kapatılamaz. Siyaset üretimindeki bilgisizlik, burada doluşan zaaf ve cari açığı birtakım çirkin kelimeler kullanarak kapatmaya çalışmak kişiyi o cari açığın parçası haline getirir. Burada bir kara delik oluşur ve bütün siyasetinizi yutar."
- "Kamu düzeni işleyecek, herkes de buna saygı duyacak"
Türkiye'de tek bir kamu otoritesinin bulunduğunu vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Denetim herkes için geçerlidir. AK Parti belediyeleri için de geçerli, Cumhur İttifakı belediyeleri için de geçerli, onlar için de geçerli. Durduğumuz yer, her şeyin açıklıkla ortaya çıkmasıdır, hukuk, hakkaniyet içerisinde. Sonuçta hepsi vatandaşın hakkıdır. Hiç kimsenin kendi partisi için ürettiği bir hak söz konusu olamaz, böyle bir dil de olamaz. Belediyenin ürettiği hizmet de vatandaşın hakkıdır, SGK'nin yaptığı hizmet de vatandaşın hakkıdır. 'Ben şuraya bu parayı harcıyorum SGK'ye onun için ödemiyorum.' gibi bir yaklaşım söz konusu olamaz. Kamu düzeni işleyecek, herkes buna saygı duyacak."
- ABD seçimleri
ABD'de Donald Trump'ın ikinci kez başkan seçilmesine ve ilk atamalarına ilişkin soruyu yanıtlayan Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla kabine üyelerinin kendi alanlarıyla ilgili bir yol haritası hazırlayacaklarını söyledi.
Söz konusu atamaları yakından izlediklerini bildiren Çelik, "Şöyle bir tecrübemiz var, çok uzun yıllardır iktidarız. Bu tip seçimlerden sonra ortaya çıkacak kabineleri, tek tek kişilerin daha önce söylediği sözler ya da biyografileri üzerinden değerlendirmek de her zaman doğru olmayabiliyor. Bunun doğru olduğu zamanlar var, doğru olmadığı zamanlar var. Çünkü sonuçta karşımızdaki bir ülkenin kabinesi de belli politikalar temelinde bütünlüklü bir şekilde çalışıyor, tek tek o kişilerin iradesinden bağımsız olarak. Umarız ki diyaloğa dayalı, pozitif ajanda üreten bir netice olsun."
- "Türkiye, Filistin davasının yanında olmaya devam edecek"
"Hamas ile İsrail arasında müzakere süreci aylarca devam etmiş, ancak bir netice alınamamıştı. Katar da arabuluculuk rolünden vazgeçtiğini ilan etti. Yeni bir arabulucu rolünde Türkiye potansiyel bir aday olur mu? Bir iddia var, Katar'da bulunan Hamas Siyasi Büro'nun oradan taşınma ihtimali olduğu şeklinde. Yeni bir durak olarak Türkiye potansiyel bir aday olabilir mi bu konuda?" sorusuna karşılık Çelik, Katar'ın, Hamas'ın siyasi bürosuyla ilgili alacağı kararı değerlendirmenin doğru olmayacağını ifade etti.
Bu konuda karar verme hakkının Katar'da bulunduğunu belirten Çelik, "Ona karar verdikleri zaman hep beraber görürüz. O haberlerle ilgili durumu biz de takip ediyoruz." dedi.
Netanyahu hükümetiyle arabuluculuk kavramının yan yana gelmediğini, Netanyahu hükümetinin hiçbir barış planına yanaşmadığını dile getiren Ömer Çelik, şunları kaydetti:
"Birtakım arabulucular devreye girdiğinde, tam barış aşamasına gelindiğinde çok ağır bir saldırı gerçekleştirerek barış masasını ortadan kaldıracak adımlar attılar. Şimdiye kadar da gördük ki Netanyahu şebekesi, her türlü arabuluculuk girişimini, katliam siyasetini devam ettirme konusunda zaman kazanmak için kullanıyor. Hamas tarafı, 'Biz barışa hazırız' derken, Netanyahu hükümeti bakıyorsunuz hemen ertesi gün bir saldırı gerçekleştiriyor. Dolayısıyla burada arabuluculuğa ihtiyaç değerlendirmesi yapmak, fazla iyimser bir yaklaşım olur. Çünkü barış konusunda bir yaklaşım ve arabuluculuk talebi yok. Burada İsrail'in yapması gereken ilk iş ateşkes ilan etmektir. Ateşkes ilan ettikten sonra arabuluculara görev düşer. Şimdiye kadar ateşkes sağlanması, Gazze'ye insani yardım girmesi için arabuluculuk yapanların bile faaliyetlerini Netanyahu hükümeti berhava etti."
Gazze'de soykırım yapanların, Batı Şeria'yı ilhak etmekten bahsettiğini, Lübnan'a, İran'a saldırdığını, Suriye'yi, Irak'tan körfeze kadar tüm coğrafyayı tehdit ettiğini dile getiren Çelik, "Dolayısıyla, 'Ben savaşı ve katliamı daha geniş bir alana yayacağım' diyen bir şebekeyle herhangi bir arabuluculuk söz konusu olamaz." dedi.
Ömer Çelik, "Türkiye, barışçıl çerçevede faaliyet gösteren ve şimdiye kadar çeşitli şekillerde dışlanmış tüm Filistinli gruplara sahip çıktı, bundan sonrasında da Türkiye, Filistin davasının yanında olmaya, Filistin davasının temsilcilerinin her zaman yanında olmaya devam edecek." ifadesini kullandı.
- "TSK, ihtiyaç duyulduğu anda harekata başlayacak konumda"
"Yakın zamanda sınır ötesine kara harekatı planlanıyor mu?" sorusu üzerine Çelik, bölgedeki hareketliliği yakından takip ettiklerini söyledi.
Bölgede gelişmelerin son derece dinamik olduğunu ifade eden Çelik, "Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, Cumhurbaşkanımız tarafından verilen talimatlar çerçevesinde, talimat verildiği andan itibaren harekete geçecek şekilde sürekli tetiktedir ve sürekli olarak bu güncellenmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
"İhtiyaç duyulduğu, talimat verildiği anda Türk Silahlı Kuvvetleri kara harekatına başlayacak konumdadır." diyen Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buradaki en önemli hassasiyetimiz, sınırlarımızdan itibaren 30 kilometre derinliğin korunmasıdır. Türk sınırlarından 30 kilometre derinliğe kadar, Suriye ve Irak'ın içinde herhangi bir terör örgütü görmek istemiyoruz. 30 kilometre derinlikte bir yapılanma, bu şekilde bir faaliyet gördüğümüz anda bunu birinci derece tehdit sayarız ve buna karşı gereken harekat gerçekleşir.
Daha önce Fırat Kalkanı'ndan Zeytin Dalı Harekatı'na kadar bu 30 kilometrelik şerit ihlal edildiğinde, ileri gidilerek, burada birtakım terör devletleri, birtakım 'teröristanlar' kurulmaya çalışıyordu. Biliyorsunuz CHP adına dış politikayla ilgili konuşanlar, Mavi Vatan'ı eleştirirken, yapılan bu kara harekatlarını da eleştirdiler. Eğer bu kara harekatları olmasaydı, bugün burnumuzun dibinde, özellikle bu 30 kilometrelik alanda 'teröristan' diyeceğimiz, DEAŞ ve PKK'ya ait yapılanmalar fiili birer devletçik olarak var olmuş olacaktı. Silahlı Kuvvetlerin harekatı, bunları darmadağın etmiştir. O sebeple bu 30 kilometre derinlik meselesini çok yakından izlediğimizi ifade etmek isterim."
(Bitti)