AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, "İsrail'e karşı gerekli siyasi ve ekonomik baskılar bir an önce devreye sokulmalı, İsrail'in bölgedeki bu saldırgan tutumuna karşı tüm dünya birlikte hareket etmelidir." dedi.
Ala, AK Parti Konferans Salonu'nda, partisinin Dış İlişkiler ve İnsan Hakları başkanlıkları tarafından düzenlenen Filistin'in Geleceği Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Gazze ve Batı Şeria'daki insanlık dramının her geçen gün daha da derinleştiğini söyledi.
İsrail'in Gazze'de dünyanın gözü önünde soykırım gerçekleştirdiğini ve bölgede insani durumun felaket boyutlarına ulaştığını belirten Ala, bir halkın kendi topraklarında maruz kaldığı, son yıllarda insanlığın gördüğü en büyük sistematik imha girişiminin yaşandığını ifade etti.
Batı Şeria'daki operasyonların ve yerleşimci şiddetinin her türlü sınırı aştığını dile getiren Ala, şöyle devam etti:
"İsrail'in Doğu Kudüs'ü Yahudileştirme ve Mescid-i Aksa'daki tarihi statükoyu değiştirme çabaları son derece tehlikeli bir seviyeye ulaşmıştır. Bu saldırılar, Filistinlilerin anayurtlarında topraksız bırakılmasını amaçlayan bir politikanın ürünüdür. Buna karşı sessiz kalmamız mümkün değildir. Dünyanın gözü önünde son bir yıldır, 2 milyondan fazla insan Gazze'de bombalanıyor. Ambulanslar, çadırlar, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler bombalanıyor. Burada bir savaş değil bir ülkeyi işgal ve bir halkı imha söz konusudur. Çocuklar, kadınlar, hastalar, yaşlılar yok ediliyor. Bu imha karşısında insanlık, uluslararası kuruluşlar sadece seyrediyor. Bu imhaya 'dur' deme gücüne sahip devletler ise zalimi destekliyor. Uluslararası kuruluşlar ise iflas etmiştir."
Lübnan'da yaşananların da bir o kadar kaygı verici olduğunu ifade eden Ala, İsrail'in kara saldırılarıyla Lübnan'ı işgal etmesinin, güvenlik ve istikrar için büyük bir tehdit oluşturduğunu bildirdi.
Gelişmelerin, bu krizlerin çok daha büyük bir bölgesel savaşa yol açabileceğini açık bir şekilde gösterdiğini dile getiren Ala, "İsrail'e karşı kapsamlı bir silah ambargosu uygulanması acil bir hal almıştır. İsrail'in bu saldırgan politikalardan kendiliğinden vazgeçmesini beklemek hayaldir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Ticari yaptırımlar devam edecek"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin asli görevinin, barışı tesis etmek ve korumak olduğuna işaret eden Efkan Ala, Konsey'in uluslararası hukuku işleterek İsrail'in saldırganlığına karşı gerekli tedbirleri almasının zorunlu olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 18 Eylül'de alınan kararla, İsrail'in uluslararası hukuka uyma, askerlerini çekme ve yeni yerleşim faaliyetlerini derhal durdurmaya yönelik çağrının derhal hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Ala, "İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Temas Grubu, iki devletli çözümün hayata geçirilmesi ve Filistin'in daha fazla ülke tarafından tanınmasına yönelik çabaları değerlidir ve desteklenmelidir. Ancak bu çabalar, İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için hukuki adımlar atılmadığı sürece yeterli olmayacaktır." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin, devam eden saldırganlıkları nedeniyle İsrail ile ticari ilişkileri kestiğini anımsatan Ala, "Ateşkes kabul edilene ve Gazze'ye engelsiz insani erişim sağlanana kadar bu ticari yaptırımlar devam edecektir." dedi.
Filistinlilerin topraklarında özgür ve onurlu bir yaşam sürme haklarının ellerinden alınamayacağını vurgulayan Ala, şunları söyledi:
"İsrail'e karşı gerekli siyasi ve ekonomik baskılar bir an önce devreye sokulmalı, İsrail'in bölgedeki bu saldırgan tutumuna karşı tüm dünya birlikte hareket etmelidir. Bu noktada, Filistin ve Lübnan'da yaşananlar sadece bölgesel bir kriz olarak değerlendirilemez. Bu mesele, uluslararası hukukun ve insan haklarının koruyucusu olduğunu iddia eden uluslararası toplumun turnusol kağıdıdır. Bu durum, uluslararası kuruluşların yeniden reformunu zorunlu hale getirmektedir. Aksi takdirde güçlü olanın her şeyi belirlediği bir düzen ortaya çıkar.
Bugün uluslararası kuruluşların ve evrensel ilkelerin tamamı İsrail tarafından yok edilmektedir. İnsanlığın ortak değerleri saldırı altındadır. İsrail insanlığa savaş açmıştır. Yeni bir kural bazlı uluslararası düzen kurulmalıdır, böyle eşkıyalıklara izin verilmemelidir. Sadece sözde değil eylemde de kararlı olmalıyız. Daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ve Genel Kurul'un aldığı kararlar açıkça ihlal edilmiştir. Bu sebeple uluslararası kuruluşlar ve devletler, sorumluluklarını yerine getirmek için daha güçlü adımlar atmalıdır."
- "Gazze, dünyanın en büyük mezarlığı haline geldi"
Filistin Devleti'nin tam tanınmasının uluslararası bir zorunluluk haline geldiğini vurgulayan Efkan Ala, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin, sadece Filistinliler için değil, aynı zamanda bölgedeki kalıcı barış için de tek gerçekçi yol olduğunu belirtti.
Ala, İspanya, Norveç, İrlanda, Slovenya, Ermenistan ve Jamaika'nın Filistin'i tanıma kararlarını anlamlı ve önemli bulduklarını, ancak bu diplomatik girişimlerin, gerçek bir karşılık bulması için somut adımların da atılması gerektiğini bildirdi.
İsrail'in yıllardır uyguladığı abluka ve engellemelerin Gazze'yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesi haline getirdiğini söyleyen Ala, "Son bir yıldır da soykırımcı Netenyahu hükümetinin saldırılarıyla Gazze, dünyanın en büyük mezarlığı haline geldi." dedi.
İsrail'in, saldırılarını durdurana kadar uluslararası silah ve ticaret ambargo uygulamasının devreye sokulması gerektiğini belirten Ala, "İsrail'in ekonomik çıkarları bu krizin çözümü için bir kaldıraç olarak kullanılmalıdır. Alınacak yaptırım kararlarıyla İsrail hükümetine uluslararası hukuka uyması gerektiği açıkça gösterilmelidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu meseledeki sorumluluğu büyüktür. Konsey, barışın tesis edilmesi ve korunması konusunda İsrail'in bu pervasız saldırganlığına karşı harekete geçmelidir." ifadesini kullandı.
- "Tarihi bir sorumluluğa sahibiz"
Uluslararası toplumun çabalarının yalnızca siyasi ya da ekonomik düzlemde sınırlı kalmaması gerektiğine işaret eden Ala, bölgedeki insani yardım kuruluşlarına desteğin artırılmasının, Gazze ve Batı Şeria'daki sivillere ulaşan insani yardımların kesintisiz olarak sağlanmasının önemine değindi.
Srebrenitsa ve Ruanda'daki soykırımlarda da uluslararası kurumların çaresiz kaldığını dile getiren Efkan Ala, şunları kaydetti:
"Orta Doğu'da barış ve istikrar için tarihi bir sorumluluğa sahibiz. Filistin ve Lübnan'da yaşanan bu soykırıma karşı sessiz kalmak, sadece bölgedeki halklara değil, tüm insanlığa karşı bir ihanet olacaktır. İsrail'in hukuksuz uygulamalarına karşı uluslararası hukukun ve adaletin korunması insanlığın sorumluluğundadır ama insanlık bu sorumluluğunu yerine getirecek araçlardan maalesef yoksundur. Uluslararası kuruluşların zalimden yana olan tercihleri, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın, Birleşmiş Milletler kürsüsünde ifade ettiği 'dünya, 5'ten büyüktür' ve 'daha adil bir dünya mümkündür' tespitinin ne kadar anlamlı, önemli ve gereğinin zorunlu olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak Netanyahu yönetiminin Gazze'de, insanlığın gözü önünde uyguladığı soykırım göstermiştir ki insanlık için kural ve ilke bazlı yeni bir uluslararası düzen inşası ve uluslararası kuruluşların reformu kaçınılmaz, ertelenemez, ötelenemez bir hal almıştır."