Ahlaki Yaşam: İyiyi İstemek, Çıkarsızlık, Özgür İrade ve Cesaret

Bir karışıklığı düzeltelim. Ahlak, kendine kural koymaktır, konulan kurallara uymak değil. Konulmuş kurallara uyarsan iyi bir dindar, iyi bir vatandaş ya da saygıdeğer bir şahsiyet olursun fakat ahlaklı sayılmazsın. Ahlaklı olmak için bir davranışı yapmakta tümüyle özgür hissetmelisin. Şöyle bil: “Yapabilirim de yapmayabilirim de ama ben yapmamayı seçiyorum çünkü bunu yapmak doğru değil” dediğinde erdemli olursun.

Abone Ol

Ama mesele burada bitmez, bir noktayı daha aklında tutman gerekir: Kendine karşı dürüst ol. Niçin yapmadığını kendine sor. İyi biri olmak için mi, sevilmek için mi, cezalandırılmamak, toplumdan dışlanmamak, saygınlık kazanmak, itibarını korumak için mi? Eğer bunlardan biri için yapmıyorsan sen ahlaklı değil, hesapçı birisin. Sadece iyiyi istemenin dışında başka bir gerekçen varsa bu yaptığın şey, başka güzel şeylerle ilgili olsa da ahlakla ilgili olmaz. Toplum seni sever, iyi bir arkadaş, iyi bir eş, iyi bir mesai arkadaşı olursun. Seninle birlikte yaşamak oldukça faydalı olabilir. Ama ahlak bu değildir. Elmalarla armutları karıştırmamak gerek.

Uyma ve İtaatte: Görünmezlik, Ödül ve Ceza

Biraz kafan karışmış olabilir. Acele etme, sakin ol. 

Açıklayayım: Konulan kurallara uymak ahlak değil, itaattir. İtaatkar birinin ahlaklı olup olmadığını anlamak herkes için gerçekten zordur. Seni, kimsenin görmediği bir durumda kuralları ihlal etmeye zorlayacak kadar cazip bir ödülle karşı karşıya bırakmak lazım ki özgürce erdemli davranabilecek misin görelim. Ahlaklı davranmak için özgür olman, her türlü ödül ve cezadan hatta beklentiden uzak durman zorunludur. Unutma ki cennet sevdası ya da cehennem korkusuyla iyi davranan bir mümin saf imanlı değil, iyi hesapçıdır. Tanrının senin için isteği bu değildir.

Bahsettiğim gibi bu görünmezlik gücü, seni cezalandırma riskine karşı koruyacak, sana cezalandırma korkusuyla itaat ettiğin yasayı kolayca ihlal etme cesareti verecektir. Kimsenin sana hesap sormayacağını bildiğin halde, yasasızlık ve kaos dönemlerinde devlet malını çalmıyorsan, EDS kamerası yokken de emniyet şeridini kullanmıyorsan, polis müdürlerinin seni koruyacağını bildiğin halde rüşvet verip çakarlı araca binmiyorsan, yargılanmayacağından eminken de neopoitizm, partizanlık, ayrımcılık veya kayırmacılık yapmıyorsan, verdiğin karara itiraz edilmeyeceğini bildiğin halde adil davranmaya özen gösteriyorsan ahlaklısın demektir.

Şahsiyetli yaşam sürmenin yolu; toplumsal değerlere itaat etmek, onları içselleştirmek hatta onları geliştirmektedir. İyi vatandaş olmanın yolu; yasalara itaat etmek, şeriatın kestiği parmağın acısını hafifletmenin bir yolunu aramaktadır. Ahlaki yaşam sürmenin yolu ise ödül ve ceza düşüncesinin kökünü zihnimizden kazımaktadır. İhlal edince cezalandıracak, itaat edince ödüllendirecek dışsal bir otoriteye ihtiyacın yoktur. Ahlaklı olunca vicdanın senin yargıcın olur. Başkaları mı? Onlar seni sadece temaşa eder. 

Şu yeni altın kuralı hatırla: Başkasının iyi ya da kötü tepkisi gözünün önüne geliyorsa duyarlı birisin; iyi ve doğru olan prensipler aklına geliyorsa ahlaklı birisin.

Beşeri Cesaret vs. Ahlaki Cesaret

Dikkatle baktığında gördüğün gibi, görünmezlik gücü tek başına ahlaki davranışları anlamaya yetmez. Bazen iyi ve doğru şey ayan beyandır, bilirsin ve yapmak istersin ama bunu yapıp adil, eşit, ayrımsız ve doğru davrandığında, eğer içinde yaşadığın toplum güçlülerin çıkarlarına koruyacak şekilde kötü düzenlenmiş ahlaksız bir toplum ise çevrendeki insanlar bundan hoşnut olmazlar; seni ayıplar, dedikodunu yapar, dışlar hatta toplum dışına sürerler. Böyle durumlarda ahlaki cesaret sergilemen gerekir; statü ve saygınlık kaybını, dışlanmayı, itilip kakılmayı, zorlu bir etik mücadeleyi, sosyal ve psikolojik kayıpları göğüsleyebilmelisin. Savaşta bedensel riskleri göze alarak beşeri cesaret sergilersin, kahraman olursun. Ahlaki mücadelede sosyal sermayeni riske atarsın, ahlaki cesaret sergilersin, ahlak kahramanı olursun. Öz kardeşinin aleyhine de olsa adaleti tercih edebiliyorsan ahlaklısın demektir.

Kendini Alkışla

İşte, içindeki ahlaki pusulaya göre çıkarsız davranabiliyorsun, cesaretin de var. Kendini tebrik edebilirsin. Sokrates de, Nietzsche de, Kant da, Buda da, Hz. Muhammed de seni alkışlıyor. Uzak geçmişten gelen tebrikleri kabul edebilir, inşa ettiğin benliğinle gurur duyabilirsin. Gelecekte de alkışlanacaksın, irade vizyonunu diğer insanlarla paylaşabilirsin.

Prof. Dr. ŞEVKİ IŞIKLI

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi

{ "vars": { "account": "G-KW05LWMTBL" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }