Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, İstanbul Photo Awards 10. yıl sergisine ilişkin, "Gazze'deki olayları anlatan The Evidence (Kanıt) isimli belgeselimizi de burada gösterdik. Uluslararası hukuku, insan haklarını ve savaş suçlarını merkeze alan belgeselimiz Amerikalılar tarafından büyük bir ilgi ve alakayla karşılandı." dedi.
İstanbul Photo Awards 10. yıl sergisinin New York'ta bulunan Türkevi'ndeki açılışına katılan Karagöz, sergiyi AA muhabirine değerlendirdi.
Bu yılın fotoğraflarında acının, hüznün ve trajedinin olduğunu ifade eden Karagöz, "Bu fotoğrafları burada sergilemek bizim canımızı acıtıyor. Fakat dünyanın gerçeği bu, ne yazık ki. Birinci olan fotoğrafa baktığımızda uzun süre bakamıyoruz. Çünkü insanın içini parçalıyor." diye konuştu.
Karagöz, bugün uluslararası bir katılımla fotoğraf sergisinin yapıldığını belirterek, AA'nın fotoğrafın ve fotoğrafçılığın merkezi olduğunu vurguladı.
Dünyadaki en iyi fotoğrafçıların Anadolu Ajansı ile çalıştığını dile getiren Karagöz, bugüne kadar yaklaşık 18 bin fotoğrafçının İstanbul Photo Awards'a katıldığını aktardı.
Karagöz, "Bugün ayrıca yine Gazze'deki olayları anlatan The Evidence (Kanıt) isimli belgeselimizi de burada gösterdik. Uluslararası hukuku, insan haklarını ve savaş suçlarını merkeze alan belgeselimiz Amerikalılar tarafından büyük bir ilgi ve alakayla karşılandı." ifadelerini kullandı.
- Kanıt belgeseli ABD'de 30 şehirde gösterilecek
Kanıt belgeselinin ABD'de yaklaşık 30 şehirde sinemalarda gösterileceğini dile getiren Karagöz, "Bu soykırımı gözler önüne sermek bizim insanlığa karşı borcumuz." şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı'nın etkinliğinin, gücünün ve markasının uluslararası arenada her geçen gün daha da belirginleştiğini vurgulayan Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Savaşlarda biraz öne çıkıyoruz. Yani Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze, Lübnan bu bölgelerdeki savaş haberciliğinde öne çıkıyoruz. İyi haberlerle de öne çıkalım isteriz. Ama dünyanın bunun için iyi bir yere dönüşmesi lazım. Fakat görüyoruz ki dünya her geçen gün daha kaotik, daha olumsuz haberlerin olduğu bir yere dönüşüyor. Biz Anadolu Ajansı olarak dünyanın iyiye gitmesi için bu kötüyü göstermek zorundayız. Bu fotoğrafları göstermek zorundayız ki tekrar etmesin."
Daha iyi bir dünya için çalışmaya devam edeceklerini belirten Karagöz, "Anadolu Ajansı, dünyada olup bitenleri Türkiye'ye duyurmak, Türkiye'nin sesini dünyaya duyurmak vizyonu ile kurulmuştu. Bugün bu vizyonu biraz yeniledik. Dünyada olup biteni yine dünyaya duyurmak şeklinde yeniledik. Sadece Türkiye'ye duyurmak değil, Türkiye'de olup biteni de dünyaya duyurmaya devam ediyoruz." dedi.
Karagöz, dünya medyasının Ukrayna'da, Gazze'de, Lübnan'da olup bitenleri AA'dan takip ettiğini vurgulayarak, AA'nın küresel etkinliğinin her geçen gün arttığına dikkati çekti.
- "Bu sergi harika"
Sergiyi ziyaret edenlerden, ABD'de yaşayan Bangladeş asıllı Satış ve Pazarlama Yöneticisi Shehrin Sajnia, Türkevi'ne ikinci gelişi olduğunu anlatarak, "Türkevi'nde her zaman güzel şeyler sergilemek için büyük bir inisiyatif alınıyor. Bu sergi de harika." diye konuştu.
Serginin en güzel yanının seyrettiği "Kanıt" belgeseli olduğunu kaydeden Sajnia, "Belgeselin İsrail'in Filistinlilere karşı savaşı, insanları öldürmesi ve yıllardır yaptıklarıyla ilgili olması benim için biraz ağırdı. Çünkü bu çok adaletsiz ve uzun zamandır devam ediyor." dedi.
Sajnia, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarını 2024'te sürdürüyor olmasını "üzücü" bulduğunu aktararak "Hepimiz özgür olana kadar hiçbirimiz özgür değiliz gibi hissediyorum. Yani aslında daha fazla farkındalık yaratmalıyız. Bunu durdurmalı, devam etmesini engellemeliyiz. Türkevi'ne bu girişimi başlattığı ve harika şeyler yaptığı için tekrar çok teşekkür ederim." ifadelerini kullandı.
- "Bu belgesel tarihi bir belge"
Bir diğer katılımcı da serginin, görsel hikaye anlatımının gücünü gösterdiğini kaydederek "harika" çalışmaları dolayısıyla AA'yı takdir ettiğini söyledi.
"Kanıt" belgeselinin Gazze'de işlenen "savaş suçlarına ilişkin reddedilemez kanıtları" derlediğini belirten katılımcı, "Bence (belgesel) tarihi bir belge niteliği taşıyacak ve umarım kalpleri ve zihinleri değiştirmeye de hizmet edebilir." dedi.
- "Kafamızı telefonlarımız ve televizyonlarımızdan kaldırıp bir şeyleri görmemiz lazım"
ABD'de yaşayan Çin asıllı dilbilimci Nina Weilu, Türkevi'ne ilk defa geldiğini ve İstanbul Photo Awards sergisine ilk defa katıldığını söyledi.
Sergide duvarlara asılan fotoğrafların kontrast içerdiğini belirten Nina, "Bir tarafta altın madalya için koşan atletler var. Diğer tarafta ise Filistinliler. Hayatları için koşuyorlar." diye konuştu.
Nina, fotoğrafların insanlara bir hikaye anlattığına ve farklı bakış açısı sunduğuna dikkati çekerek gelecek yıl tekrar ziyaret etmek istediğini kaydetti.
Kendi de dahil diğer insanların konuya ilişkin farkındalık kazanılması için çaba göstermesi gerektiğini ifade eden Nina, bu belgeselin dünyaya bir mesaj göndermek için bir pencere olduğunu belirtti.
Nina, ailesini kaybeden insanlar ile göz göze gelinen bu belgeselin izlemesi oldukça zor bir eser olduğunu vurgulayarak "Kafamızı telefonlarımız ve televizyonlarımızdan kaldırıp bir şeyleri görmemiz lazım." ifadesini kullandı.
Barış çağrısı yapan, huzurlu bir hayat yaşamayı hak eden insanlara kulak verilmesi gerektiğini dile getiren Nina, belgeselin bu mesajı açık bir şekilde aktarabildiğini söyledi.
ABD'de yaşayan Afgan asıllı fotoğrafçı Fatima, serginin Gazze'de yaşanan savaşa şahitlik ettiğini ve oldukça gerçekçi olduğunu ifade etti.
Fatima, "Her gün Gazze'de yaşananlarla ilgili korkunç haberleri ve haberlerde yer alan fotoğrafları görüyoruz, ama bu sergi savaşın neden yaşandığı ve insanlığa karşı nasıl kullanıldığı gibi diğer boyutları da gösteriyor." diye konuştu.
Bir tarafta savaş, iklim sorunu gibi olumsuz durumlar yaşanırken diğer tarafta ise dünyanın renklerinin gözlemlenebildiğini belirten Fatima, fotoğrafçılığın tüm bu durumları yansıtarak verilmek istenen mesajın aktarılmasındaki önemine dikkati çekti.