ANKARA (AA) - Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasaları tedirgin edecek adım atmayacaklarını belirterek, "Borsaya ya da başka bir alana yönelik piyasayı bozacak herhangi bir vergi düzenlemesi gündemimizde değil." dedi.

Şimşek, BloombergHT ve Habertürk ortak yayınında, ekonomideki gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.

Kurdaki yükseliş beklentisine ilişkin soru üzerine Şimşek, kur rejimini hükümetin ve Merkez Bankasının belirlediğini ve Bankanın bunu uyguladığını bildirdi. Şimşek, serbest kur rejimi uygulandığına dikkati çekerek, "Kur hedefimiz yoktur, olmayacak da. Yerel seçim sonrasında liranın değer kaybına ilişkin beklentiler anlamlı gelmiyor. Bu ülkenin cari açığı azalıyor. Geçen sene seçim öncesi cari açık 60 milyar dolardı. Bu sene seçim ayında cari açık yaklaşık 30-35 milyar dolar olacak. Dövize ihtiyacımız azalıyor. Ülkemize yönelik yıllık doğrudan yatırımlarda son 20 yıla bakarsanız, milli gelirin yüzde 1,6'sı kadar giriş var. Cari açık 30 milyar dolar civarına indiğinde bu yüzde 2,5-3 demek. Bunun yaklaşık 1 puanını doğrudan yatırımlarla finanse edebilirsek muazzam rezerv birikimi olacak." ifadelerini kullandı.

- "Bu yıl 12,7 milyar dolarlık proje kredisi bekliyoruz"

Şimşek, seçimin ardından herkesin yurt dışından ciddi kaynak girişi beklediğine işaret ederek, küresel dezenflasyon olduğunu ve dünyada yılın ikinci yarısından itibaren faiz düşüşleri beklendiğini söyledi. Bunun da risk iştahını artıracağını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye gibi ülkelere fon akışı artarak devam edecek. Fon ihtiyacımız ve cari açık azalıyor. Türkiye'ye fon gelişinin artması bekleniyor. Dünya Bankası ve diğer uluslararası çok taraflı bankalarla iyi diyalog kurduk. İki gün önce G20'den geldim. Çok taraflı bankalarla oturduk, konuştuk. Bize ciddi kaynak sağlayacaklar. Bu sene reel sektörün desteklenmesi, deprem ve altyapı için 12,7 milyar dolarlık proje kredisi bekliyoruz. Geçen sene bu 8,8 milyar dolardı. Yılın ikinci yarısında hızlandı. Bunlar proje kredisi, uzun vadeli ve çok uygun koşullarda. Dolayısıyla Türkiye'ye döviz girişi artacak. Döviz ihtiyacımız ve cari açık azalacak. Şu anda Merkez Bankasının politika faizi yüzde 45 ve bu haftalık. Bunun yıllığı yüzde 56'lara denk geliyor. Mevduat faizi geçen sene yüzde 20'li rakamlardı. Şu anda yüzde 50'nin üzerinde. Yani Türk lirasını (TL) cazip hale getiren ve destekleyen bir politika seti var. Cari açığın ve kaynak ihtiyacımızın azaldığı, Türkiye'ye girişlerinin hızlandığı, liranın güçlü şekilde para politikası üzerinden desteklendiği, mali disiplinin sağlandığı, seçim belirsizliğinin ortadan kalktığı bir dönemde neden kur ve lira değer kaybetsin. Enflasyondan daha fazla değer kaybetsin. Bizim kur hedefimiz yok. Ne aşırı değerlenmiş TL ne de aşırı değersiz TL'yi isteriz. Bu bir tespit, bir politika öngörüsü değil."

Vatandaşın portföy tercihlerine saygılı olduğunu bildiren Şimşek, "Asla yönlendirme yapma gibi bir niyetim yok. Söylediklerim, programla ilgili tespitlerdir. Sosyal medya ve diğer mecralarda siyasi veya spekülatif amaçlı bir sürü söylem var, hepsini görüyoruz. Programımız başarılı şekilde uygulandığında inanıyorum ki lira itibar kazanacak. Lira reel olarak değer kaybetmeyecek." diye konuştu.

- "KKM'den çıkışı piyasayı bozmadan yapacağız"

Güneydoğu'dan yılın ilk 4 ayında 3,7 milyar dolarlık ihracat Güneydoğu'dan yılın ilk 4 ayında 3,7 milyar dolarlık ihracat

Şimşek, alınan yetki sonrası fonlara yönelik vergi düzenlemesi yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine, "O yetkiyi alırken, 'gelir vergisinin üst dilimi yüzde 40'a kadar' dedik. Hangi tedbiri, hangi sıralamayla hangi dozla uygulayacağımız tamamen ayrı bir husus. Şunu net olarak ortaya koyalım, biz piyasaları tedirgin edecek adım atmayız. Vergide adalet üzerine çalışacağız. Vergide adalet, 'herkesin kazandığı ölçüde vergi vermesi' demek. Yüzde 40'a kadar yetki almış olmamız yüzde 40'ı kullanacağımız anlamına gelmiyor. Bundan sonra bütün düzenlemelerde ideali yapacağız ama oraya geçiş 3 veya 5 yıl alır. Piyasaları tedirgin edecek adım atmayız. Borsaya ya da başka bir alana yönelik piyasayı bozacak herhangi bir vergi düzenlemesi gündemimizde değil." ifadelerini kullandı.

Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasından çıkış stratejisine ilişkin soru üzerine ise Şimşek, "Para politikası aktarım mekanizmasını güçlendirmek, yani dezenflasyonda kalıcı başarıyı yakalamak için KKM'den çıkmayı önemsiyoruz. Acelemiz yok ve piyasayı bozmadan yapacağız. Ortada bir başarı var. Geçen sene ağustos ortalarında KKM'de zirveyi bulduk, yaklaşık 3,4 trilyon lira diye hatırlıyorum. Bugün 2,3 trilyon liraya indi. Bu azalma dövize gitmedi. TL mevduat yaklaşık 12 puan artı. KKM'den çıkanlar, ağırlıklı TL mevduata gitti. TL, reel olarak değer kaybetmeyecekse, mevduat faizleri ve getirisi beklenen enflasyonun çok üzerindeyse KKM cazip olmaktan çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, piyasanın, enflasyon beklentisinin üzerinde mevduat faizi sunduğunu aktararak, KKM'nin cazip olmaktan çıkmaya başladığını ve 27 haftadır kesintisiz düştüğünü söyledi. Şimşek, "İnanıyorum ki KKM'den çıkmayı da başaracağız ve dezenflasyonda başarının bir ön koşulunu daha yerine getirmiş olacağız." dedi.

- "İhracatçı bizim için çok değerli"

İhracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak için çalışmalar yaptıklarını belirten Şimşek, ihracat reeskont kredi limitini günlük 300 milyon liradan 3 milyar liraya çıkardıklarını anımsattı. Şimşek, Türk Eximbank'ın sermayesini 3 defa artırdıklarına işaret ederek, atılan adımlar sayesinde Türk Eximbank'ın bu sene ihracatçıya desteğinin en az 50 milyar dolar olacağını kaydetti. İhracatçıya reeskont kredisi kullandırırken faizi yüzde 25,6 ile sınırladıklarının altını çizen Şimşek, bunun, piyasa faizinin çok altında olduğunu vurguladı.

Şimşek, sanayide dönüşümün önemine dikkati çekerek, "Türkiye'nin dış ticaret açığına sebep olan orta yüksek ve yüksek teknolojili 284 ürünü belirledik, 300 milyar lira kaynak koyduk. Tamamen kurala dayalı şeffaf şekilde, 'kim ben bu ürünü üretebilirim' derse TL cinsinden 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli ve piyasa faizinin çok altında bir kaynakla sanayide dönüşümü destekleyeceğiz." diye konuştu.

Cari açığı kalıcı şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını bildiren Şimşek, "İhracatçı bizim için çok değerli ama ben ihracatçının 'bize kur sübvansiyonu verin' talebini doğru bulmuyorum. Bir program var. Bu program 86 milyon kişi için. Ben 86 milyon kişi üzerinden ihracatçıya sübvansiyon veremem. Bütçe programı dahilinde Türk Eximbank üzerinden reeskont kredileri, vergi teşvikleriyle ihracatçının yanındayım ama Türkiye'nin net uluslararası yatırım pozisyonu eksideyken, reel sektörün net 80 milyar doların üzerinde döviz açığı varken, kamunun net döviz açık pozisyonu varken, benden enflasyonu azdıracak adımlar bekliyorlarsa bu programla tutarlı olmadığını, bu ülkenin ve milletin menfaatine olmadığını bilmeleri lazım." dedi.

- "Kredi kartında sonuçlandırdığımız bir çalışma yok"

Şimşek, Mali Eylem Görev Gücünün (FATF), Türkiye'nin, kara paranın aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda sunduğu eylem planının tamamını yerine getirdiği kararını verdiğini anımsatarak, "Bu kararın ikinci aşamasında yerinde denetim için heyet gönderecekler. Bu zaten gri listeden çıkış için son aşama. Türkiye çok büyük ihtimalle haziranda gri listeden çıkmış olacak." ifadesini kullandı.

Kripto ile ilgili düzenlemenin ise TBMM'de olduğunu ve seçimden sonra yasallaşacağını tahmin ettiklerini dile getiren Şimşek, söz konusu düzenlemede alan tanımlaması ve diğer finansal kuruluşlar gibi Sermaye Piyasası Kurumunun lisanslamasını getirdiklerini söyledi. Şimşek, bu alanı engellemek yerine düzenlemeyi tercih ettiklerini bildirdi.

Şimşek, bütçede bütün imkanları emekliler, memurlar ve çalışanlar için seferber ettiklerini belirterek, "Hükümet olarak asgari ücretliyi, memuru ve emekliyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Ülke büyüdükçe ülkenin imkanları arttıkça bunu toplumun bütün kesimleriyle paylaşacağız, onlara eser ve hizmet olarak sunacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Kredi kartları konusunda bankaların kurallara uymasının önemli olduğunu kaydeden Şimşek, "Yani limit belirlerken gerçekçi beyan ve belgeye dayalı olması, bu limitlerin bütünlük arz etmesi önemli. Yani her banka kendi kafasına göre bir limit belirlememeli. Bu konulara bakacağız. Sonuçlandırdığımız bir çalışma yok. Uluslararası kurallar neyi gerektiriyorsa onu yapacağız." dedi.

(Bitti)